Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Perî-şan Güzeller

İskender Pala

Perî-şan Güzeller Gönderileri

Perî-şan Güzeller kitaplarını, Perî-şan Güzeller sözleri ve alıntılarını, Perî-şan Güzeller yazarlarını, Perî-şan Güzeller yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
160 syf.
8/10 puan verdi
Perî-şan Güzeller
Perî-şan Güzeller
İskender Pala
İskender Pala
Bu kitapta gazeller hem yüzyıllar ötesinden bize birtakım güzellikleri sunduğu, hem atalarımızın kadındaki güzellik anlayışlarının rafine zarafetini verdiği, hem de şairlerin peri kızlarına benzettikleri sevgililerini anlatmak bakımından perî-şan (peri gibi güzel olan, şanı pericesine yüksekte bulunan) sıfatını üzerinde taşıyordu. Sanki Divan şiirinden tanıdığımız melek suretli, peri endamlı bir dilberin iki dize arasından bize gülümsemesi gibi. Perî-şan Güzeller, bir görünüp bir kayboluveren peri kızlarının izinde eski bir masalı yeniden yaşamak üzere derlenen divan şiirlerinden oluşuyordu ve bir medeniyetin kaybolduğu yerde olup bitenleri bize anlatıyordu.
Perî-şan Güzeller
Perî-şan Güzellerİskender Pala · Kapı Yayınları · 2017144 okunma
Reklam
Her evde iki tane süpürge olmaz mı? Odanın içini süpürdüğünüz süpürge ile evin önünü süpürmeniz mümkün mü? Âşığın sevgiliye verdiği değer!
Mihr u mâh: Güneş ve ay. Bu, isim olarak da kullanılıyor, Mehrimah. İstanbul'da iki tane Mihrimah Sultan Camii vardır. Birisi Üsküdar'da, diğeri Edirnekapı'dadır. İlginç bir şey, nisan ayında mehtap yani mâh, Çamlıca sırtlarından doğarken, yani Mihrimah Sultan Camii'nin iki minaresi arasından doğarken, mihr yani güneş, Edirnekapı'dan aynı çizgide batar. Çok ilginç bir tesadüf yahut da yaptıranlar bu hadiseyi biliyorlardı ki, bu ismi koymuşlardı
Himmet, manevî bir güçtür. Bir mürşidin gücüdür. Başkasına gösterir.
Mihr, kelimesinin iki anlamı vardır: Mihr, hem "güneş" demektir. Hem de "sevgi" demektir. Sevgi, güneş gibi olduğu için güneş, mecazen sevgi yerine kullanılır. Isıtır ve ışıtır. Onun için sevgi denir.
Reklam
Bakî, asırlar önceden günümüz bazı kızlarını söylemiş. Müthiş
Öğrencinin bir tanesi bu beyti duymuş, sonra gitmiş sevgilisine günlerce yalvarmış; kapısının önünde yatmış, kış günleride ayazda titremiş, penceresine bakmış, baksın diye beklemiş. perde kımıldadı mı kımıldamadı mı dikkat etmiş, saçlarını tara yarak geçmiş, vb. Ne kadar yalvarmışsa kendisine sevgilisinden hiçbir iltifat gelmemiş. Bir gün sokakta Baki'yi görmüş, yakasına yapışmış, "Tövbe et," demiş. Baki, "Niye tövbe edeceğim, ne oldu ki? Hem sen kimsin?" demiş. Öğrenci, "Zinhar tövbe etmen gerekir, haksız yere yemin ettin," demiş. Bakî: "Ne yemini etmişim efendi, nedir istediğin?" diye sormuş. Öğrenci: "Sen, Güzeller mihrban olmaz demek yanlıştır Ey Baki Olur vallahi billahi hemen yalvarı görsünler diyorsun. Üç aydır yalvarıyorum, hiçbir şey yok, tövbe et," demiş. Baki, "A salağım, sen yanlış anlamışsın. Ordaki yalvar, para birimi olan yalvardır. Sen gidip yalvarmışsın boyna, sen hele yalvarın ucunu bir göster bakayım. Emlaki nasıl sattırıyor o zaman görürsün," cevabını vermiş. O dönemde Romen paralarına yalvar deniliyormuş.
Hâce kelimesi bir de bildiğimiz "hoca" demektir. Öğretmen kelimesi ile hoca kelimesi arasında çok büyük fark vardır. Hoca terbiye eder, yetiştirir, olgunlaştırır, aydınlatır. Öğretmen, öğretir.
"Gam insanı nasıl sokuyor? Gam nasıl bir şey ki, yılanın sokması gibi insana acı veriyor. Gam, insanın yüreğinde birdenbire bir cız ettiği anda, yılan sokması belki ondan da hafif kalıyor
İnsanın hayır gördüğü işler şer, şer gördüğü işler hayır olabilir.
Reklam
Çıkarmak etseler tenden çekip peykanın ol servin Çıkan olsun dil-i mecrûh peykan olmasın ya Rab Söyleyişe bakın, müthiş bir şey! "Eğer sevgilimin okunu kalbimden çekip çıkaracak olurlarsa, kalbim ok ile beraber çıksın da ok kalbimden çıkmasın."
Allah'a aşıksınızdır ama Allah her istediğinizi aşkınızda biraz daha yükselmeniz için yapmayabilir. Kişi, âşık olduğu insana ilk görüşte "Merhaba," ikinci görüşte de "Haydi sinemaya gidelim," der ve âşık olduğu kişi bunu hemen kabul ederse o kişi aşkta yükselemez, yücelemez. Acı ne kadar çoksa, aşk o kadardır. İşte bütün bir yönünde hep cevr ü cefa vardır.
Mest ân-çünân hôşest ki gûyed be-ruz-ı haşr Men kistem şumâ çe kesânîd vü în çe cast "Mest olan kişi öylesine mest olmalı, öylesine mest olmalı ki, ta rûz-u mahşerde kendisine gelmeli. 'Allah Allah! Dostlar! Sizler kim oluyorsunuz? Burası neresi? Ben kimim?' demeli." Gerçekten aşkta kaybolmak bu demektir. Rintlik de bu demektir.
Ama biz bir rindin hikâyesini yazmadığımız için "Heidi'yi okuyup duruyoruz...
Ayak kelimesi iki anlamlıdır: bir, bildiğimiz ayak demek, bir de kadeh demektir. Elini ayak etmek demek, ayaklar kaybedilince, el üzerinde yürünecek olması demektir. Rintlik budur. "Heidi" rintlerimizin yanında hiçbir şeydir. Ama biz bir rindin hikâyesini yazmadığımız için "Heidi'yi okuyup duruyoruz.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.