Ülkemizin ilk bilimkurgu öykü dergisi Roket'in ilk iki sayısını okumaktan mutlu oldum. Bu özel dergide emeği ve katkısı olan herkesi içtenlikle tebrik ederim. Bilimkurgu alanına ilgisi olan tüm dostlarıma ve öğrencilerime tavsiye ederim.
Puanım 4/5 (%73/100)
Roket dergisinin 1. sayısının incelemesiyle geldim. Dergi altında yayınlanmış olsa da öykü koleksiyonu da diyebiliriz. Sadece bilimkurgu'ya odaklanılmış olması benim ilgimi çekmişti. Ruhşen Doğan Nar başta olmak üzere Plüton Yayınları ekibini tebrik ediyor ve kolaylıklar diliyorum. Dergi yapmak ayrı zor, bilimkurgu
Polonyalı bilimkurgu yazarı Stanislaw Lem’in çok sevdiğim bir sözü var: ‘’Eğer insanlar sadece mümkün görünen şeyleri yapsaydılar bugün mağaralarda yaşamaya devam ediyor olurduk.’’
Pek alakasız gibi görünse de söyleyeceklerimle oldukça bağıntılı bir cümle aslında bu. Çünkü Türkiye’de periyodik bir şekilde devam eden bir bilimkurgu dergisi
Uzun soluklu olmasını dilediğim, bilimkurgu öykü dergisi Roket, ilk sayısında yedi öyküde gezdiriyor hayal dünyamızı.
Dergiyle aynı adı taşıyan "Roket", bir sert/saltık bilimkurgu öyküsü. Nesillerdir uzayda yaşayan, belirli bir gezegende yerleşik olmayan bir halk, başlarına gelen felaketlerden dolayı yaşadığı bölgeden uzaklaşmalıdır.
Mahalleli kahvede oturmuş Ay'a gitme meselesini konuşurken Temel lafa atılmış:
- Ben Güneşe gideceğum.
Arkadaşları itiraz etmiş:
- Güneş cayır cayır yanayi, gidemezsun!
Temel bu durur mu, yapıştırmış cevabı:
-Pen akşam serinliğunda cideceğum da...
Herkes mutlu olursa, o kolonilerde dar mekanlarda uzun yıllar rahatsız koşullarda yaşamaya kaçı razı olur? Uzay çalışmaları için hırslı ve uzun saatler çalışacak uzay işçilerini nereden buluruz? Onları o kadar çaresiz bırakıyoruz ki uzaydaki en kötü koşullara razı oluyorlar.
"O halde şimdiye dek hiçbir sibernetik makinenin cevaplayamadığı bir soru sormak istiyorum."
Makineye döndü ve heyecanla beklenen sorusunu sordu.
"Tanrı diye bir şey var mı?"