Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyulayı da er geç silecektir, Rahmetle anılmak ebediyet budur amma, Sessiz yaşadım kim beni nereden bilecektir..
Sus ey dîvâne! Durmaz kainâtın seyr-i mu'tâdı.
Ne sandın? Fıtratın ahkâmı hiç dinler mi feryadı?
Bugün, sen kendi kendinden ümîd et ancak imdâdı;
Evet, sen kendi ikdâmınla kaldır git de bîdâdı.
Cihan kanûn-i sa'yin, bak, nasıl bir hisle münkadı!
Ne yaptın? "Leyle li'l -insâni illa mâ-se'a" vardı!..
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Sus ey çılgın! Durmaz kainatın asla gidişatı.
Ne sandın? Yaratılışın hükümleri hiç dinler mi feryadı?
Bugün, sen kendi kendinden um ancak imdadı;
Evet, sen git de kendi çabanla kaldır zulmü, haydi.
Dünya, çalışma kanunlarına, bak, nasıl bir hisle bağlı!
Ne yaptın? "Leyle li'l -insâni illa mâ-se'a" vardı!..
Ayet: "Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur." (Necm/39)
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
Yandık diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
İnsan
Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;
Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.
Günümüz Türkçesi :
Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;
Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.
‘Sâde Garb’ın, yalınız ilmine dönsün yüzünüz.
O çocuklarla beraber, gece gündüz didinin;
Giden üç yüz senelik ilmi tez elden edinin.
Fen diyârında sızan nâ-mütenâhî pınarı,
Hem için, hem getirin yurda o nâfi’ suları.’