Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Patrimonyal Devlet ve Sanat Üzerinde Sosyolojik Bir İnceleme

Şâir ve Patron

Halil İnalcık

Şâir ve Patron Sözleri ve Alıntıları

Şâir ve Patron sözleri ve alıntılarını, Şâir ve Patron kitap alıntılarını, Şâir ve Patron en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Acem'in her biri kim Rûm'a gelir Ya vezâret ya sancak uma gelir
Herkes dünya hırsına ve gösterişine kapılmış, sanat ve ilim gibi değerlere sırtını çevirmiş.
Reklam
Yüksek bir estetik ve sanat felsefesine sahip Medici’ler olmasa idi, Floransa’nın büyük sanatkârları elbette yetişmezdi.
Timur, istila ettiği her memlekette en şöhretli bilgin ve sanatkârları toplayıp Semerkand'a götürmüş, Yavuz Selim Tebriz ve Kahire'yi aldığında yüzlerce sanatkârı İstanbul'a sürmüştür.
Patron, Batı natüralizmi ve realizminde olduğu gibi, doğal, açıkça ifade edilmiş çıplak insanî duyguları ve tasvirleri değil; hayal ve sembolizm, ustalık ve za-râfet libası içinde gizlenmiş ince güzelliği arar.
Mâ gilmân-i mâh-rûyânîm Mâh-rûyân hama gulâm-i şumâ ( Biz ay yüzlülerin kullarıyız Ay yüzlüler işe hep sizin kulunuzdur.)
Reklam
"Sâkî getür getür yine dünkü şarâbımı Söyle dile getür yine çeng ü rebâbımı Ben var iken gerek bana bu zevk bu safâ Bir gün gele ki görmiye kimse türâbımı"
''Fuzuli, bir lütfa ulaşmanın ancak devrin büyük hükümdarına varmakla mümkün olacağını kabul eder. Yine o nedenle, padişaha başvurmamak hatadır, der. Patrimonyal bir toplumda, Fuzuli için durum -bütün istigna ve gururuna rağmen- başka türlü olamazdı.''
Fuzuli Osmanlı ilişkisi
Zihş kilîd-i künûz-i merâhim ü ihsân” diye adlandırdığı berâtı alıp evkaf mütevellîsine gider. İlkin, onun huzuruna çıkma imkânı bula­maz. Israrla, nihayet huzura çıkar. Mütevellî herhalde maiyeti ile toplantı halindedir. Onlar Fuzûlî’den, Fuzûlî onlardan pek hoşlanmazlar (her halde onun, vaktiyle Şah İsmail’e bağlı “râ-fizî”lerden olduğunu biliyorlardı). “Selâm verdim, rüşvet de-güldür deyü almadılar; hükm gösterdüm fâidesüzdür deyü mültefit olmadılar”. “Dedüm, benüm re’âyetüm vâcib görmüş -ler ve bana berât-i tekâ’üd vermişler ki, evkafdan hemîşe behre-mend olam, ve Pâdişâha ferâgatle du’â kılam”. Toplantıda bulunanlar cevapla dediler ki, “zevâyiddür, husûli mümkün ol­maz... Zarûriyât-i Âsitâneden ziyâde kalursa bizden kalur mı?”. Bir vakfda, mütevellînin hissesi, maaşlar, imâret masraf­ları, onarım harcamaları, câbî denilen gelir tahsildârlarının ma­aşları (vazîfeleri) çıktıktan sonra kalan fazlaya ziyâde-i vakf denir.
Sayfa 56 - Doğu BatıKitabı okudu
594 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.