Bireyin modern doğuşu hiçbir biçimde tinin ger çekleşmesini göstermez, çünkü bir özgürleşmenin kaynağında yer aldığı doğru olsa da, yeni ve aşılmaz yanılsamaların kökeninde olduğu da doğrudur.
Hegel'e göre tinin yaşamının üç büyük alanı -sanat, din ve felsefe- tek ve aynı amaca hizmet ederler: Mutlak ya da tanrısal olanı ifade etmek. Ve bunlar yalnızca anlatım biçimlerinde ayrışırlar.
Hiyerarşi ilkesi (heteronomi ilkesi) törelere egemen olduğunda, toplumun en alt katmanlarında yer alanlar son kertede yalnızca birer bedene indirgenirler; tek görevleri bedensel işleri yerine getirmekten ibarettir.
İnsanlar birbirlerini eşit, özerk ve birbirinden bağımsız varlıklar gibi görüp davranmaya başladıklarında, aslında sözcüğün bilinmedik anlamıyla, hatta gerçek anlamıyla birey olmuşlardır.
İnsan hiç tanımasaydı kendini, şiirsel bir yanı kalmazdı; hakkında fikir sahibi olunamayan bir şey resmedilemez çünkü. Apaçık görebilseydi kendini, imgelem gücü aylak kalır, tabloya ekleyecek bir şeyi olmazdı.
İnsan koca bir boşluktan çıkar, zamanı aşar, sonra sonsuza dek yok olup gider Tanrı'da. Yitip gittiği iki uçurumun sınırında gezinirken yalnızca bir anlığına fark edilir.