Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Sarı Yazma
Rıfat IlgazSarı Yazma Yorumları ve İncelemeleri
Sarı Yazma yorumları ve incelemelerini, Sarı Yazma kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Sarı Yazma puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Sarı Yazma...Kitap ismini Cide'li kadınların başlarına bağladıkları başörtüsünden almış.Rıfat Ilgaz'ın çocukluğunun geçtiği Cide'de yaşadıkları ,Cide'den kopuşu ve hastalanarak tekrar geri dönüşü.
Kitap roman olarak geçiyor ama aslında otobiyografi denilebilir.Ilgaz'ın sevinçleri,hayal kırıklıkları,yazdığı ilk romanı,sevdiği
Rıfat Ilgaz'ın yaşam öyküsünü anlattığı otobiyografik bir roman. Çocukluk yıllarından başlayarak o dönemin koşullarını kendi gözünden aktarmış yazar. Kurtuluş Savaşı'nın getirdiği yoksulluğu iki yumurtayı bir arada yiyemedim hiç diyerek dile getiriyor. Babası memur olmasına rağmen zorlu bir çocukluk dönemi geçiriyor küçük yaştan itibaren gittiği okullarda her daim başarılı ve sosyal bir çocuk. Yazma merakı küçük yaşta başlamış daha ortaokuldayken şiirler yazmış hatta İstiklal Marşı yarışmasına katılıp bir mektup bile almış dönemin Milli Eğitim Bakanlığından. O yıllarda dergilere şiirler göndermeye başlamış ve bazı şiirleri yayınlanmış. Lise yıllarında babasını kaybedince üniversite bitirmeden öğretmen okuluna gidip bir an evvel hayata atılma kararı almış. Gerede'de öğretmenliğe başlamış lakin genç yaşta bir de verem hastalığına tutulmuş. Bir evlilik yapmış ve iki çocuğu olmuş ancak hastalık bulaştırma riskinden çocuklarına bile çok yakın olamamış evliliğini de uzun süre sürdürememiş zaten. Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Marko Paşa dergisini çıkarmış. Yoksulluk, sürgünler, cezaevleri üstüne bir de hastalığın getirdiği senatoryum süreci derken hayatı mücadeleyle geçen bir yaşam öyküsü. Rıfat Ilgaz'ı yakından tanımak isteyenlerin okuyabileceği bir kitap. Toplumcu gerçekçi Türk aydınlarının verdiği mücadeleyi de gözler önüne seriyor. Kurtuluş Savaşı sürecinden 1950'li yıllara kadarki toplumun yapısını da gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtıyor.
Tek kelime ile muhteşem bir kitap. Büyük usta nın yazdığı eserlerin hepsi güzel okunmalı ve okutulması gerekli bana göre. Hayatın içinden sıcacık bir kastamonu romanı.
Kitaba aşık oldum denilebilir.
Rıfat Ilgaz'ın çocukluğundan başlayıp başına gelen herşey anlatılıyor kitapta.
Öncelikle neden kitabın adi Sarı yazma ondan bahsedeyim. Rıfat Ilgazin çocukluğu cidede geçiyor Cide kadınları taktığı sarı yazmalar 40 küsür yıl sonra yine geliyor ve hala aynı gelenek kadınlarda sarı yazma
Kitabı okurken bende Rıfat Ilgazın elinden tuttum o nereye gittiyse gittim. Zeki öğrenciydi Rıfat hoca sevimli güzel bir ailesi vardı. Okula gitti bende gittim. Yazdığı şeylerden dolayı hapiste yattı bende onunla yattım. O zaman da bu sağcı solcü kavramlar varmış onu öğrendim. Başı beladan kurtulmuyordu Rıfat ılgazın ama şanslıydı o üniversite hocası Ahmet Kutsi Tecerdi en yakın arkadaşlari Sebahattin Ali ve Aziz Nesindi. Kıskandım kitabin her sayfasınsa Rıfat Ilgazı. 2 evlilik yapmıştı. 3 çocuğu vardı. Çocuklarının biri Aydın Ilgazdı kitabıma imza atan kişi insan bir garip oluyor kitaptaki bir karakterin kitabinda imzasi ve adımın yazmasi
Daha size o kadar güzel şeylerden bahsetmek isterdim ki o dönemde Rıfat Ilgazla ilgili ama kitabını okumak isterseniz diye sadece yüzeysel anlarmak zorunda kaldım.
Biyografi okumak , okuduğunuz biyografinin sahibi ile karşılıklı saatlerce sohbet etmek gibidir. Çaylar biter,kahveler tükenir ama o tatlı sohbet hiç bitmesin istersiniz. Rıfat Ilgaz'in kendi yaşamını yazdığı Sarı Yazma aynı zamanda doğduğu yer olan Kastamonu/Cide ile özdeşleşmiş sarı yazmadan almış adını. Bir yazarın doğumundan, aile efradindan, çocukluk hayallerinden ,delikanlılık heyecanlarını kadar satır satır herşeyi yazmış sonuna kadar tüm açık yürekliligiyle. İnsanca yaşadığı tüm duygularını, tüm hayal kırıklıklarını ,parasizligini , yoksulluğunu dönemin yönetimlerinin eksikliklerini,gaddarliklarini da içine katarak ve özellikle ikinci Dünya Savaşı'nin tüm zorluklarını yaşayip ve bunu yazdıklarını aktarmasi okuyucuyu o dönemin içine cekiveriyor. Ve okuyucu anlıyor ki şimdinin yoklugudur o dönemdeki varlık.
.
Sevgili Mehmet Saydur hocam aracılığıyla tanışıp , birebir anılarını da oğlu sevgili Aydın Ilgaz dan dinleyince Rıfat İlgaz in yazmaya okumaya ve dahi yazana var olan saygım.bir kat daha arttı.
Anladım ki bu ülkede yazana ve okuyana hiçbir zaman cahil kadar değer verilmemiş. Bu sadece bizim yaşadığımız dönemin sorunu değilmiş.
.
Eğer siz de Rıfat İlgaz la karşılıklı samimi bir sohbet istiyorsanız okuyun Sarı Yazma yi. Nasıl güzel anlattığına tanıklık edeceksiniz o yılları.
.
#okumatavsiyesi #rifatilgaz
Rıfat Ilgaz’ın çocukluk yıllarının geçtiği Cide’den başlayarak yazarlık serüvenini, cezaevi yıllarını 1950’li yıllara kadarki siyasi olaylarla birlikte anlatmıştır.
Rıfat Ilgaz Türk Ulusunun en karisik gunlerinde bir öğretmenin yurekli savasini,bozuk duzenin pasli carklarinin gicirtisini ve dusuncesi yuzunden ekmeksizlige mahkum edilen bir insanin dramini belgeleyen romanında.
" 'tek başına yapılan işlerin üzerinde fazla durmaz hükümet!' dedi babam, 'beş kişi, on kişi... sizin yaptığınız gibi otuz, kırk kişi hepiniz birden bir araya geldiniz mi, askerini, jandarmasını, savcısını, hakimiyle birlikte çıkarır karşınıza... demek bir araya gelip hak isteyince, daha da ciddiye alınıyor iş, daha da önemle duruluyor üstünde. şu halde biraraya gelmesini bilmeli... bir araya gelip hak istemesini bilmeli... grev yaptı samsun telgrafçıları diye diye yazdı bütün gazeteler, sizin için. bu grevi siz mi icat ettiniz, gazeteler mi? böyle bir şey vardı ki, siz de ona başvurmuş oldunuz. cumhuriyet de yasaktı benim gençliğimde. şimdi cumhuriyetçi olmamak yasak! grev de bir gün gelir yasaklıktan çıkar. hem hakkını istemek neden suç olsun? hükümet hakkını istemeyen, hakkını istemesini bilmeyen kişilerin hükümeti olmakla ne kazanır? böyle miskinlerin başına geçen hükümete hükümet mi derim ben! eğer hükümetse, hakkını aramasını bilenleri idare etsin de göreyim onu! ona hükümet derim işte o zaman ben! miskinleri idare etmek de iş mi sanki!'
oh be! ne demek olduğunu biraz olsun anlamıştım grevin."