"Hayatımda okuduğum en uzun kitap."
Ilk yüz sayfa kitabta aşilmasi gereken baraj olarak düşünüyorum, dikkatli bir şekilde barajı aştığında kitap kendini tamamen sana bırakıyor.
Tolstoy'un bu kadar yoğun araştırma- incelemeyle -tarihi edebiyatla harmanlayıp- bize bu eseri sunarak 1800 lü yıllarda yaşadığınızı hissetmenizi kah bir kaleskada baloya gittiginizi kah bir menzilde ateş hattında tüfek, top sesleriyle barut kokusunu duyduğunuzu, yaralandığınızi hissetiren bir kitap.
Tarihi kronolojik bir şekilde sunarak olayları kolay bir sekilde takip etmemizi sağlaması olay örgüsünü büyük bir ustalıkla işlemiş olduğunu gösteriyor.
Napolyon'un dahi mi yoksa tesadüflerin sonucu mu tartışmaya açık bu önermenin kitabın bazı yerlerinde okuyucuyu aydınlatan Tolstoy'un fikirleri ile karar vermenin okuyucuya bırakması da güzel bir nüans olarak görüyorum.
Savas'in her türlüsü zarar; binlerce emekle yapılan mimarı eserler, toplumsal düzenin büyük bir hezimeyet sonucu yok oluşu Napolyon'un işgal ettiği;Avusturya, Prusya,Afrika,Rusya'da derin bir şekilde görebiliyoruz.
Bir yandan savaş,yağma, ölüm, yaralanma,evini terk etme, eşir düşme varken diğer yanda soyluların, zenginlerin, saray'in entrikaları...
Karakter sayısı fazla görünse de belli karekterler etrafında 1800 sayfa ile hiç şaşırmadan keyifle, merakla okunulmasi yine yazarın karakterleri ne zaman, nasıl, ne şekilde kullandığının gücünü gösteriyor.
1805 ile 1820 Rusya'si icin ve NAPOLYON'u merak edenler( hayranı olanlar) buyrun size SAVAŞ ve BARIŞ.