19. yüzyılın başlarında Rusya'nın dahil olduğu Austerlitz ve Borodino savaşları, bu savaşlara katılanların hikayeleri, savaşların arka planında yaşanan olaylar ve o dönem ki Rus aristokrasisi, Moskova ve St. Petersburg hayatı anlatılıyor eserde...
Özellikle Borodino Savaşı'nın tüm safhalarını, askerin, komutanların ve ordunun gözünden anlatıyor, ölüm ve yaşam arasında olanların psikolojisi anlatılıyor...
Aleksander ve Napolyon'un karakterlerini, politikalarını, mücadelelerini öğreniyoruz bu tarihi romandan.
Bilhassa Napolyon'un Avrupa'nın sınırlarını belirlemek, bir lebensraum yaratmak idealiyle yaptığı Rusya seferinin onbinlerce insanın hayatına mal olduğunu, sonucunun Napolyon'un düşüşünü hazırladığını görüyoruz.
Kitaba dair en çok şaşırtan detay Moskova Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve yakılmakta iken, binlerce Rus askeri, insanı öldürülmüş ve eziyet görür iken St. Petersburg'taki aristokrasinin Napolyon'a sıcak bakması ve onu haklı bulmasıdır sanırım.
Eser güzel, fakat gereğinden fazla uzun. Bilhasa Sonya, Nataşa ve Mariya karakterlerinin aşk hayatının her zerresinin anlatılması romanı uzatmış da uzatmış.
