Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Risale Okumaları 3

Şefkat Yolu

Metin Karabaşoğlu

Şefkat Yolu Sözleri ve Alıntıları

Şefkat Yolu sözleri ve alıntılarını, Şefkat Yolu kitap alıntılarını, Şefkat Yolu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“...şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor.”
Bir insan,bir hayat
Hayatın hakiki hukukuna baktım. Gördüm ki: Hayatım Rabbânî bir mektuptur; kardeşlerim olan zîşuur mahlûkata kendini okutturur, Yaratanı bildirir bir mütalâagâhtır.
Sayfa 18
Reklam
"Ne kadar söylersen söyle, anlatabildiğin, karşındakinin anladığı kadardır."
Sayfa 136
Sonucta devayı derdin içinde, lezzeti elemin içinde buluyor,ışığı karanlık gördüğü noktada farkediyor.Dehşet aldığı şey teselliye dönüşüyor.
"...şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor. " youtu.be/1rENnKECnfs
Sayfa 10 - İz yayıncılık
Reklam
"Mü'minlerin parasını almaktansa, duasını almayı tercih ederim."
Sayfa 135
Evet, ehl-i hak olmalıyım. Ama, ehl-i hakkın yalnız benimle -ve de benim gibi düşünenlerle- sınırlı olmadığını da bilmeliyim. Çünkü, herkes aynasına göre, güneşin bir rengini alsa da, neticede güneşin rengini alıyor. Herkes ayrı bir rengi taşısa da, neticede aynı güneşin rengini taşıyor.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
Aslolan, 'olması mümkün' olana karşı dikkatli olmak, ama aynı zamanda, 'mümkün' olanı 'muhakkak olacak' diye algılama yanlışından uzak bir dikkat ve ümitle donanmaktır.
Sayfa 167Kitabı okudu
Bir değil, birden çok 'midem' olduğunu, yine Risale-i Nur'la anlıyorum. Said Nursî, hayvan gibi sadece yiyip içen, midesinin ihtiyacı peşinde gezip duran biri olmadığımın farkına vardırıyor beni. Meselâ onun beraberinde görüyorum ki, aslında 'hayat' da bir mide; beni dün kâinatla alâkadar kılıyor. Atom içi âlemlerden güneşin dönüşüne kadar her bir şeyle ilgili ve her birine muhtaç hale getiriyor. Yine hayat, midemin gıda istemesi gibi, gözümün, kulağımın, elimin ve tenimin de rızka olan ihtiyacını bana bildiriyor. O sayede anlıyorum ki, mide kadar göz de acıkır; mide gibi kulak da doymak ister. Said Nursî bu noktada, "Göz, kulak gibi bütün duyguların eller gibidir" diyor. O eller ile, etrafımdaki dünyadan güzel tatlar, güzel manzaralar, güzel melodiler devşirmeye çağırıyor.
'Minhâc'ı 'yol' olarak aldığımızda, 'minhâcü's-sünne' salt 'sünnet yolu' olarak zihnimize tercüme olunuyor ve burada geçmişte düştüğümü gördüğüm bir hataya düşülebiliyor. Bu ifadeyi salt 'sünnet yolu' diye aldığımızda, sünneti bizim bildiğimiz ve anladığımız şeye hasredebiliyor, dolayısıyla 'azimet'i vurgulayayım derken ruhsatı görmezden gelen bir çizgiye düşebiliyoruz. Oysa 'yol' anlamına gelen 'tarîk' gibi başka kelimelerin de farkında olduğu halde, 'sünnet yolu'nu ifade için 'minhâc' kelimesini tercüme ediyor bize Bediüzzaman. Ve lügate baktığımızda görüyoruz ki, 'minhâc' herhangi bir yol değil, 'geniş yol' demek. Minhâc, 'işlek, açık, geniş ve kalabalık yol' anlamına geliyor. Yani, bir patika, bir dar geçit de 'yol' olarak tanımlanabilirken, böylesi yollara 'minhâc' deme imkanı bulunmuyor. 'Minhâcü's-sünne' tabiri gösteriyor ki, sünnet yolu öyle pek fazla kimsenin geçemeyeceği türden dar, sarp bir geçit, patika filan değil. Bilakis, sünnet yolu, 'geniş bir yol'.
Sayfa 104Kitabı okudu
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.