Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bidat İçermeyen İrşat İsteyenler Risalesi

Selefi Tasavvuf

Haris El Muhasibi

Selefi Tasavvuf Hakkında

Selefi Tasavvuf konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Kitabın yazarı İmam Haris el-Muhasibî ilk sufîlerdendir ve Sünnî tasavvufun ilk temsilcisidir. Aynı zamanda ilmî ve felsefî derinliği olan bir âlimdir. Abdulfettah Ebu Gudde ise kitaba müellifinkiler kadar değerli notlar eklemiştir. İsmindeki Selefî kelimesiyle bugünkü Selefîleri değil, ilk dönemi kastettiğimiz açıktır. Velhasıl kitap okununca: Tasavvufun önemli bir ilk kaynağı olması, İçerdiği bilgilerin bu günün bozulmuş tarikat anlayışı için yol gösterici olması sebebiyle, Kitaba ve Sünnete dayalı bir tasavvufla, bu günün batınî tarikatları arasındaki farkı bir nebze göstermiş olacaktır.
Çevirmen:
Faruk Beşer
Faruk Beşer
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.Sayfa Sayısı: 144Basım Tarihi: Ağustos 2010Yayınevi: Nun Yayıncılık
ISBN: 9789944491747Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 50.0
Erkek% 50.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Haris El Muhasibi
Haris El MuhasibiYazar · 27 kitap
Muhtemelen 165 (781) veya 170 (786) yılında Basra’da dünyaya geldi. Rebîa kabilesinin Aneze koluna mensuptur. Nefis muhasebesi hususundaki titizliğinden dolayı “Muhâsibî” diye tanınmıştır . Hâris el-Muhâsibî, İslâm Dünyâsı’nın siyâsî ve düşünce yaşamı olarak paramparça olduğu, her ikisinde de otorite mücâdelesinin verildiği karışık bir zamanda Dünyâ’ya gelmiştir. İkinci İslâm halîfesi Ömer bin Hattab’tan sonra Osman bin Affan ve Ali bin Ebî Tâlib’in şehit edilmeleriyle başlayan siyâsî karışıklık sâdece siyâsî bölünmelere değil, aynı zamanda mezheplerde ve düşüncede bölünmelere sebebiyet verdi. Dördüncü halîfe ve taraftarlarına düşman olan Emevîler, üçüncü halîfe Osman ve taraftarlarına düşman olan Şiîler, önceleri Ali’ye taraftar olup sonra Amr bin el-As’la anlaşmasından dolayı ona da düşman olan Hâricîler ve herhangi bir gruba düşmanlığı olmayan Ehl-i Sünnet gibi pek çok fikrî cerayanlar oluşmuştu. El-Muhâsibî’nin doğduğu Basra, Mu’tezile okulunun da kurulduğu yerdir. O zamanlar özellikle kader ve insan irâdesinin özgürlüğü meselesinde farklı farklı inanç ekolleri türemişti. Kaderci olan Cebrîye, aynı zamanda Emevî iktidârının desteklediği bir mezhepti. Mu’tezileyse Abbâsi iktidârı zamânında desteklenmiştir. Hasan El-Basrî ekolünden gelen Ehl-i Sünnet, yâni Sünnî inanışıysa Ebu Hanîfe (H. 150), İmam Mâlik (H. 179), İmam Şâfiî (H. 204) ve İmam Ahmed bin Hanbel (H. 150) ile temel ilkelerini belirleyip sistematikleştirilmişti. Ebu Hanîfe ve Ahmed bin Hanbel, bulundukları devrin iktidarları tarafından değişik işkencelere mâruz kalmış ve nihâyetinde şehit edilmişlerdir. Hicrî 3. asır, Mu’tezile mezhebinin ve Şiîliğin Abbâsi hilâfeti tarafından rağbet gördüğü yıllardır. Abbâsi halîfesi El-Me’mun, hocalarını Mu’tezile ve Şiî seçmişti. Hocalarının telkinleriyle minberden Şiîlerin düşman olduğu peygamberin arkadaşıMuâviye hakkında lânetler okutmuş, halkı ve âlimleri Mu’tezile olmaya zorlamıştır. Ahmed bin Hanbel ve birkaç âlim dışında herkes bu baskılara boyun eğmek zorunda kalmıştı. Aynı baskılar El-Mu’tasım zamânında da devam etmiş, bu devirde Ahmed bin Hanbel Sünnîlik’in bayraktârı olmuştur. Hicrî 219 yılında Ahmed bin Hanbel’e Kur’ân’ın mahluk olduğunu söyletmek için 30 kırbaç vurdurmuş, kendisinden sonra gelen El-Vâsık’sa Kur’ân’ın mahluk olduğunu kabul etmeyen Ahmed bin Nasr-ul Huzâî’yi öldürtmüştür. Ahmed bin Hanbel’in de ev hapsinde tutulmasını emretmiştir. Sonuçta bu çağ günümüze kadar etkisini sürdüren olayların vukû bulduğu bir çağdır. Hâris el-Muhâsibî’nin annesinin Sünnî, babasının ise Kaderî olup aralarında bu nedenle fikrî tartışmaların olduğu söylenmektedir. Buradan el-Muhâsibî’nin kültürlü bir ailede yetiştiği sonucu çıkarılabilir. Zâten o zamanlar Kadercilik aristokrat kesim tarafından kabul görüyordu. Bir rivâyete göre Hâris, insanların etrâfını sardığı bir halde Bağdat sokaklarının birinde babasının yakasına yapışıp Annemi boşa! Onun dîni ayrı, senin dînin ayrı! diye bağırmıştır.Buradan kendisinin çocukken de annesinin tarafında, yâni Sünnî olduğu çıkartılabilir. Hâris el-Muhâsibî’ye babasından büyük miktarda bir para mîras kalmış, ancak bu mîrâsı takvâya uygun görmediğinden ve mesleği tasavvuf olduğundan almamıştır.