Şeytanın ta kendisi serisinin son kitabının yorum ile geldim. İlk kitaptan itibaren merak ettiğimiz sorular, gizemler hepsi ortaya çıkıyor.
Stevie, 1936 yılında Ellingham Akademisinin kurucusu Albert Ellingham'ın çok sevdiği eşi ve kızının kaçırılması ve çözülmeden raflara kaldırılan dosyayı tekrar araştırmaya kararlıydı. Dedektifliğe merak salmış bir öğrenci olan Stevie için bu olay çok önemliydi. Günümüzde yaşanan iki cinayet ve geçmişin çözülmemiş davası. İpuçlarını tek tek toplayarak en ince ayrıntısına kadar inceleyen Stevie yavaş yavaş olayların içine girmeye başlamıştı. Herkesin gözden kaçırdığı ayrıntıları buluyor ve izleri sürüyordu.
Kaçırılma olayını araştırırken çok fazla sırda ortaya çıktı. Kimsenin göründüğü gibi olmadığı, para için neler yapıldığını okurken şaşırmadım. Bence bu hikayede olan anne ve kıza onları çok seven Albert'e oldu
Bu seride günümüzden çok geçmişte yaşananları meraklı okudum. Steve'in zekasına, olayları çözme şekline hayran kaldım. Onunla birlikte bende teorileri ürettim. Günümüz ve geçmişten kestiler okumak bağlantıları görmemizi sağlıyor. İlk kitaptan beri Albert'ın eşi ve kızına neler olduğunu çok merak ediyordum ve son kitapta öyle şeyler öğrendim ki çok üzüldüm. Bazı sahnelerde lütfen düşündüğüm gibi olmasın dedim. Steve sadece olayları çözmekle kalmayıp akademinin gizli tünellerini gizemli günlüklerini buluyor. Ters köşeleri, gizemi, aksiyonuyla seriyi çok sevdim. Gönül rahatlığıyla okumanızı tavsiye ederim.
