Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Risale-i Nur Külliyatından

Sözler

Bediüzzaman Said Nursî

Sözler Gönderileri

Sözler kitaplarını, Sözler sözleri ve alıntılarını, Sözler yazarlarını, Sözler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Madem hakikat budur ve madem geçmiş musibet saatleri, elemleri ile beraber ma'dum ve yok olmuş ve gelecek bela günleri, şimdi ma'dum ve yoktur ve yoktan elem yok ve ma'dumdan elem gelmez. Mesela, birkaç gün sonra aç ve susuz olmak ihtimalinden, bugün o niyetle mütemadiyen ekmek yese ve su içse ne derece divaneliktir. Sözler
...insan, bilmediği ve yetişmediği şeye düşmandır.
Reklam
Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar. Demek, bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor.
"İman, dünya'da en büyük güçtür. " •|Bediûz-zaman Şeyh Said Nûrsi Hayırlı Cumalar... Selam ve dua ile...
Madem nefsim emmaredir. Nefsini ıslah etmeyen , başkasını ıslah edemez .öyle ise nefsimden başlarım
Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor. Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur. Sözler - 269
Reklam
Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Sözler - 269
Evet hiç mümkün müdür ki, insan; umum mevcûdât içinde ehemmi- yetli bir vazifesi, ehemmiyetli bir istidâdı olsun da; insanın Rabbi de insa- na bu kadar muntazam masnûātiyle kendini tanıttırsa; mukabilinde insan îmân ile O'nu tanımazsa... Hem bu kadar rahmetin süslü meyveleriyle kendini sevdirse; mukabilinde insan ibadetle kendini O'na sevdirmese.... Hem bu kadar bu türlü nîmetleriyle muhabbet ve rahmetini ona gösterse; mukabilinde insan şükür ve hamdle O'na hürmet etmese; cezasız kalsın! Başıboş bırakılsın! O izzet, gayret sahibi Zât-ı Zülcelâl bir dâr-ı mücâzât hazırlamasın!..
Hem anlarsın ki, şu dünyadaki tezyinat, yalnız telezzüz veya tenezzüh için değil. Çünkü, bir zaman lezzet verse, firakıyla bir çok zaman elem verir. Sana tattırır, iştahını açar, fakat doyurmaz.Çünkü, ya onun ömrü kısa, ya senin ömrün kısadır. Doymağa kâfi değil. Demek kıymeti yüksek, müddeti kısa olan şu tezyinat ibret içindir, şükür içindir. Usûl-i daimisine teşvik içindir. Başka, gayet ulvi gayeler içindir.
Ey nefis! Bil ki dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise senin elinde senet yok ki ona mâliksin. Öyle ise hakiki ömrünü, bulunduğun gün bil. Lâekall günün bir saatini, ihtiyat akçesi gibi hakiki istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccadeye at.
Reklam
Nasıl ki bir kitap -bahusus öyle bir kitap ki, her kelimesi içinde küçük kalemle bir kitap yazılmış, her harfi içinde ince kalem ile muntazam bir kaside yazılmış kâtipsiz olmak son derece muhaldir. Öyle de, şu kâinat, nakkaşsız olmak son derece muhal ender muhaldir. Zira bu kâinat öyle bir kitaptır ki, her sahifesi çok kitapları tazammun eder. Hattâ, her kelimesi içinde bir kitap vardır. Her bir harfi içinde bir kaside vardır. Yeryüzü bir sahifedir, ne kadar kitap içinde var. Bir ağaç bir kelimedir, ne kadar sahifesi vardur. Bir meyve bir harf; bir çekirdek bir noktadır. O noktada koca bir ağacın programı, fihristesi var. işte böyle bir kitap, evsaf-ı celal ve cemale, nihayetsiz kudret ve hikmete malik bir Zat-ı Zülcelâlin nakş-ı kalem-i kudreti olabilir, Demek, âlemin şuhûduyla bu iman lâzım gelir; illâki dalaletten sarhoş olmuş ola...
"Ey arkadaş! Demek, bu muvakkat memleket bir tarla hükmündedir. Bir talimgâhtır, bir pazardır. Elbette arkasında bir mahkeme-i kübra, bir saadet-i uzma gelecektir. Eğer bunu inkâr etsen, bütün zabitlerdeki cüzdanları,defterleri, techizatları, düsturları belki şu memleketteki bütün intizamat, hattâ hükâmeti inkâr etmeğe mecbur olursun ve bütün vâki olan icraatin vücudunu tekzib etmek lâzım gelir. O vakit sana, insan ve zişuur denilmez Sofestâilerden daha akılsız olursun.
Ahiret
Hiç mümkün müdür ki, raiyetin en büyüklerinden en büyük amellerini muhafaza etmesin, muhasebe etmesin, mükâfat ve mücazat vermesin. Halbuki, o zatin izzetine ve gayretine dokunacak ve şe'n-i merhameti hiç kabul etmeyecek muameleler, O büyüklerden sudur ediyor. Burada cezaya çarpmıyor. Demek, bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor.
Ahiret
Giden gelmez, gelen gider. İşte bu hâl, şu vaziyet kati gösteriyorki, şu misafirhane ve şu meydan ve şu meşherlerin arkasında daimî saraylar, müstemir meskenler, şu numunelerin ve suretlerin halis ve yüksek asıllarıyla dolu bağ ve hazineler vardır. Demek burada çabalamak onlar içindir. Şurada çalıştırır, orada ücret verir. Herkesin istidadına göre orada bir saadeti var.
Altıncı Söz
Dördüncü kår: İnsan zayıftır; belâları çok. Fakirdir; ihtiyacı pek ziyade. Acizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadir-i Zülcelâle dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azap içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş ya canavar eder.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.