“Koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi derler.” sözünü, tüm sinir uçlarınıza dek hissedeceğiniz bir anlatım, ki eserin içerisinde de bu atasözüne küçük bir dokunuş var. Abdurrahman Çelebi karakterimiz elbette Foma Fomiç. On yıllık bir çilenin ardından, bu çileye mükafatmış gibi iyi yürekli insanların içerisine düşen Foma, deyim yerindeyse sazı eline alıp başlıyor tıngırdatmaya.
Klasik bir Dostoyevski anlatımı; insanın sinirlerini tel tel edip, onu bir ip gibi, kah düğümleyip kah çözerek, nükteli bir okuma sunuyor okuyucuya.
Yazar tarafından tiyatral bir eser olarak kaleme alındığı da yazıyor kitabın notlarında ve hayli uygun bunun için.
Sözün özü, Dostoyevski’nin karakter işlemedeki ustalığını; daha önce karşılaşmadığınız bir karakterle tanışarak görebileceğiniz akıcı bir eser.
Şimdiden iyi okumalar.