Stepançikovo Köyü ve Sakinleri

Fyodor Dostoyevski
Dostoyevski’nin Sibirya döneminde kaleme aldığı Stepançikovo Köyü ve Sakinleri yazarın gizli kalmış güldürü yeteneğini gözler önüne seren, gerilimli ve esprili bir taşra hikâyesidir. Üniversite öğrencisi Sergey Aleksandroviç, zengin dayısı Albay Rostanev’in taşra malikânesine misafir gelir. Burada, mülayim dayısı Rostanev’in tepesine çıkan Foma Fomiç adında kendini beğenmiş bir şarlatanın büyükannesine yaranmaya çalışarak, evin başköşesine yerleştiğini fark eder. Foma Fomiç’in yaptıklarını nutku tutularak izleyen Sergey’in gelişiyle evin düzeninde önemli değişiklikler olacaktır. Dostoyevski’nin bir oyun olarak tasarladığı Stepançikovo Köyü ve Sakinleri, genç yazarın ustası Gogol’e verdiği bir selam niteliğindedir. “Stepançikovo Köyü’nün Foma Fomiç’i karşı konulmaz, Molière ve Shakespeare’e rakip olabilecek birinci sınıf, komik bir eser.” THOMAS MANN “Stepançikovo Köyü Dostoyevski’nin kendi geçmişinin eleştirel bir incelemesidir.” JOSEPH FRANK
290 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1859
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

İncelemelerimizde spoiler bulunmayıp okurlara, paket servisimiz mevcuttur :)
290 syf.
8/10 puan verdi
İçine Saruman kaçmış Theoden'e vesveseler veren Grima Wormtongue misali daha önce yaşadığı ezilmişliğinin verdiği ihtiraslarla, insanların yumuşak karınlarından faydalanıp türlü duygu sömürüleriyle, insanları manevi yönden bitiren, tutunduğu ev sahibinden ayrılamayan parazit bir başkarakterin psikolojik tahlilleri ve aynı karakter merkezli olayları anlatan sevdiğim roman. Öyle bir usta ki kenenin, safın , kurnazın, delinin kısacası her çeşit insanın iç dünyasını gerçekmişçesine anlatabiliyor. Sormadan edemiyorum ne yemiş ne içmiş neler yaşamış da bu kadar detaylı sunabiliyor. RIP Dosto ( Agaço ) Zaten romanın diğer özelliklerini inceleme gerek bile yok. ''Hocammm! Aga kalite . ''( Kobra Murat'ın sesiyle okuyun) Buraya kadar katlandığınız için teşekkür ederim. Darısı diğer incelemelere :)
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
290 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Dostoyevski'nin, hak ettiği ilgiyi görmeyen, sürgün zamanı yazdığı kitaplardan biri Stepançikovo Köyü. Sitede okunması oldukça az. Genel olarak Dostoyevski'nin okunması gereken kitaplarına dair
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
290 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Stepançikova köyünü okumaya başladıktan kısa bir süre sonra Dostoyevski'nin diğer romanlarında pek olmayan farklı bir yönüyle karşılaştığımı fark ettim. Manipülasyon yeteneği son derece yüksek bir narsistin, bir çok insanı, hatta kendisini fark eden insanları bile (bir kişi hariç), önünde sonunda tuzağına nasıl profesyonelce düşürdüğünü, biraz kızgınlık ve biraz da tebessümle okudum. Tebessümle, zira Dostoyevski diğer romanlarından farklı olarak burada "mizâhi" bir dil kullanmış. Psikoloji alanındaki o eşsiz uzmanlığını, bir narsistin karşısında insanların akıllarının nasıl tutulduğunu ince ince işleyerek göstermiş. Çeşitli insan karakterlerini ve manüpule etme tekniklerini, kimi zaman gülümseterek, kimi zaman kızdırarak sürükleyici bir romana dönüştürmüş. Açıkçası kitabı bitirince eserleri arasında üst sıralarda olmaması şaşılacak bir şey diye düşündüm. Çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu ve ben bir kez daha Dostoyevski'ye hayran kaldım.
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
İlginç Dalkavuklar Köyü
290 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tatyana İvanovna'nın dediği gibi: ''Aman Tanrım, ne enfes bir roman!..'' Kitap çok akıcıydı. Dostoyevski'nin neden bu kadar iyi bir yazar olduğunu bu kitabında da anlıyorsunuz: Her iki sözden biri
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
290 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dostoyevski'nin kendi ifadesiyle canım ve kanım pahasına yazdım dediği, asaletin, zarafetin, yüksek fedakarlıkların ve yüksek insani duyguların, sadist, narsist ve egoist duygularla yarıştığı, Dostoyevski’nin ise en ince detaylarla nakış nakış işlediği bu eser aynı zamanda onun Sibirya'daki sürgün yıllarının hatıralarını içeren fevkalade mühim bir dönemi oluşturur. Kesinlikle tavsiye edilir.
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
"Beni yufka yürekliliğim mahvetti."
290 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Dostoyevski'nin sürgün döneminde ele aldığı eser, kitaba da adını veren Stepançikovo köyünde geçmektedir. Kitabın başkahramanı olan Albay Yegor İlyiç kendisine miras kalan Stepançikovo köyüne yerleşir. Dul ve iki çocuğu olan Albay gayet mütevazi cömert bir adam. Generalin ölümü üzerine annesi ve soytarısı olan Foma Fomiç'de yanlarına taşınır. Asıl hikaye burada başlıyor. Foma iki yüzlü, küstah, kendini beğenmiş birisi. Yaptıklarını okurken sinir krizi geçirmemek elde değildi. Albay daha fazla dayanamayıp kendisine yardım etmesi için yeğeni Sergey'i köye davet ediyor. Sergey eserin başından beri olayları gözlemleyip, her şeyi tüm açıklığıyla bizlere aktarıyor. Köylü ve soylular arasındaki insan psikolojisini işliyor. Tüm olumsuzluklara rağmen ilk defa mutlu sonla biten bi Dostoyevski romanı okudum. :)
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
Manipülasyonlara gelmeyin, kendinizi sevin :)
290 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Canım Dosti’min en sevdiğim kitaplarından oldu kendisi. “Bu samimiyet de nereden geliyor?” demeyin lütfen, kendisini çok severim. :) Her neyse, fazla uzatmadan biraz kitap hakkında konuşmak isterim
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
290 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Bir Dostoyevski romanından daha merhaba efendim. Kronolojik sıralamayla şu ana kadar okuduğum Dostoyevski kitaplarının arasında en kolay okunanlardan bir tanesiydi bu kitap. Tiyatral olarak yazıldığı bolca konuşmalara sahne olduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman kitaptaki karakterlerin bazılarına(özellikle Dayı ve Foma Fomiç) hayıflansam da baş karakter olarak çoğunlukla hiç kimseyi ön plana çıkarmamış Dosto amcamız. Dostoyevski'nin ana karakterleri genelde silik karakterler oluyor burada da ondan bahsedebiliriz.Sonu biraz zorlama ve aceleye getirilmiş olduğunu da belirtmeliyim. Son olarak genel anlamda şunu da belirteyim kronolojik olarak okumak ve grupla beraber okumak da ayrı bir zevk veriyor doğrusu. Keyifli okumalar.
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
290 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Merhabalar ben Stepançikova köyünden Kadir. Sizlere rutin hayatımızı dilim döndüğümce anlatmak istiyorum. Öncelikle dayım ile başlayayım.Bilgisiz bir insan değil,bilgili de değil. Fakat bilgiye aç bir insan. Dayımın annesi bilgisiz,görgüsüz,merhametsiz boş oksijen tüketen bir birey. Anlatıcımız ise genç,bilgili,aydın bir insan. Bir de Foma Fomiç var. Bu birey nasıl tanımlanır bilmiyorum. En sade hali hiçbir şeye kabiliyeti olmayan bir asalak. Şimdi Benim resmettiğim şu: Dayımız şuan ki siyasal durumda ortada kalmış, bozuk olan ekonomi de yeni yeni satılan değerlerimizi,şirketlerimizi sormaya başlamış. Annesi ise bu bozuk ekonomiden faydalandığı için sesini çıkarmayan, bu takımları destekleyen bir birey. Anlatıcımız ise cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya çalışan, bozulan siyasi iktidarın,ekonominin düzelmesi için atılım yapmaya çalışan aydın gençliği temsil ediyor. Asıl kişimiz Foma Fomiç ise : Hani akademisyenleri İhraç edip muhtarlara cübbe giydiren zihniyet varya işte bu Foma Fomiç.Bilgisiz , bilgili insanlara saygısı olmayan medeniyetten uzak bir birey olamamış kişi. Okudukça sinirlerim bozuldu. Sinirim bozuldukça bu sahneler daha tanıdık geldi. Ben kişileri böyle yerleştirdim. Okudukça böyle canlandı. Okumak lazım. Birşeyleri değiştirmek için gezmek, görmek ,okumak gerek. Ama herşeyi zamanında yapmak gerek. Keşke zamanım olsaydı da Dostoyevski ile beraber Sibirya’da bu kitabın temellerini atarken tanışma , tartışma şansım olsaydı. Bir de Tolstoy Savaş ve Barış’ı yazarken tanışmak istemişimdir. Son sözüm okurken sizi çok sinirlendirecek bir eser. Kitaplarla kalın ️
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma
Erdem olmayınca bilgi ne işe yarar.
290 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Dostoyevski’nin sürgünde yazdığı romanlardan biri. Genel olarak aynı yıl yayınlanmış
Amcanın Düşü
Amcanın Düşü
ne benzer, okurken sinir olacağınız bir kitap. Stepançikovo köyünde bir normali yok denebilir. Kitabı bize anlatan kişi bilgili ama olaylar üzerinde etkisiz bir kişi. İki ana karakterimiz var Dostoyevski bu karakterleri yaratmam beş yılımı aşdı demiş. Ama ana karakterlerin çok üzerinde durulmamışlar. “foma” karakteri güya bilgili, zeki, herkesten üstündür fakat gerçekte had bilmez, küstahın tekidir.(aydın sınıfın egoist bir üyesini temsil ediyor gibi) “Albay” karakteri ise yufka yürekli, herkese karşı bolca sevgi besleyen, kimseyi kırmak istemeyen, yumşak başlı sıradan bir insandır. Bu karakterler romanda karşı karşıya getirilir. Daha fazla bişey anlatmak istemiyorum. Kolay okunan bir kitap. Keyifli okumalar dilerim.
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,394 okunma

Yazar Hakkında

Fyodor Dostoyevski
Fyodor DostoyevskiYazar · 137 kitap
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı. Dostoyevski, Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mikhail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinsky Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastane de doğdu. Mikhail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Maria ise bir tüccar kızıydı. Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. Babasının çalıştığı hastaneden bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg'ta zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi. Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı. 1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti. Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi. İlk yazarlık dönemi Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti. 1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi. İkinci yazarlık dönemi 1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine indi. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz(İgrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında: “ ...Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır... ” diye yazdı. Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[ ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü. Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti. Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı. Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım, çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi. Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı. Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedî Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'da da yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti. Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapisanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi. Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak arttırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı çoşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.