Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enver - Talat - Cemal Paşa

Sürgünde Üç Ölüm

Emir Şekip Arslan

Sürgünde Üç Ölüm Hakkında

Sürgünde Üç Ölüm konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8/10
24 Kişi
52
Okunma
17
Beğeni
1.677
Görüntülenme

Hakkında

Enver, Talat ve Cemal Paşa... Osmanlı´nın son döneminde üstlendikleri etkin role karşın bu üç paşa hakkında şimdiye dek objektif bir değerlendirme yapılamadı ne yazık ki. Ya muhalifleri tarafından sorgusuzca karalandılar ya da yandaşlarının şişirmelerinin ardında gereğinden fazla aklandılar... Peki gerçekte kimdi onlar? Vatan haini mi, kahraman mı? Kötü birer asker mi, yoksa iç güçlerin çıkarları için ´tasfiye´ edilen ´sivri fikirliler´ mi? Öte yandan, bir şekilde yurtdışına sürülen bu üç Paşa hangi sebeplerle ve kimler tarafından öldürüldü? Ölümlerinin ardında hangi ülkeler vardı? Onları kimler, niçin korumak istedi? Cevabı ne kadar sarsıcı olursa olsun, tarihin doğru şekilde yorumlanabilmesi için bu soruların yanıtlanması gerekiyor. Bu kitap hem bu sorulara günümüz Türkçesinin yalın anlatımıyla ve roman tarzında objektif yanıtlar veriyor hem de Enver, Talat ve Cemal Paşalar´ın gizlenen yaşamlarını belge, bilgi ve fotoğraflarla ortaya koyuyor.
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 32 dk.Sayfa Sayısı: 160Basım Tarihi: Nisan 2010İlk Yayın Tarihi: Mayıs 2005Yayınevi: Truva Yayınları
ISBN: 9799756237051Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 32.5
Erkek% 67.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Emir Şekip Arslan
Emir Şekip ArslanYazar · 8 kitap
Emir Şekip Arslan,1869 yılında Lübnan’ın Şuveyfe köyünde doğdu. 1874’te Beyrut’ta Medresetü’l-Hikme'de eğitim gördü. Maruni okuluna girerek burada edebiyata yöneldi. Bunun yanında Arapça, Farsça ve Fransızca dillerini öğrendi. Daha sonra Türkçe’yi de öğrenmesi için Medrese-i Sultaniye’ye gönderildi. Maddi imkansızlıklar nedeniyle üniversiteye gidemedi. 1902 yılına kadar pek çok şiir yazdı. Kahire ve Beyrut’un ünlü gazetelerinde makaleler yayımladı. Jön Türklerin Teşkilat-ı Esasiye Kanunları'nı Osmanlı'ya kabul ettirme çabalarını destek verdi. Bunun yanında Sultan Abdülhamid'in tahtan indirilmesine de büyük üzüntü duydu. 1911'de Libya topraklarını işgal eden İtalyan askerleriyle savaşmaya gitti. Daha sonra buradan ayrılarak Mısır'a gitti. 1912 Nisan ayında Trablusgarp’a giderek burada Enver Paşa'nın dostluğunu kazandı. El-Müeyyed’de yayımladığı makalelerle Batı emperyalizmine karşı duyduğu düşmanlığı ortaya koydu. Osmanlı kuvvetlerinin Trablusgarp’tan çekileceğini öğrendiğinde İstanbul’a giderek, hükümeti Kuzey Afrika’da savaşmaya ikna etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Yaşamı boyunca Osmanlıcılık fikrini destekleyerek bu konuda çalışmalarda bulundu. Kanal hareketi sırasında Dürziler'den oluşan 120 kişilik bir gönüllü birliği kurarak başına geçti. 1914-1916 yılları arasında Cemal Paşa’nın çevresinde yer aldı. Yüzlerce Arap soylusunun ve binlerce kişinin Kudüs ve Anadolu’ya sürülmesi, Arap liderlerinin idam edilmesi ve açlığa karşı verilen savaşın kaybedilmesi yüzünden, pek çok suçlamayla karşı karşıya kaldı. 1918 ortalarında Enver Paşa’nın isteğiyle Almanya’ya gitti. İstanbul’a dönerken ordudan kaçan bir grupla birlikte Berlin’e döndü. Oradan İsviçre’ye geçerek, yirmi sekiz yıl sürecek sürgün hayatının ilk yılını burada geçirdi. Daha sonra yeniden Almanya'ya dönerek burada Talat Paşa’nın yardımıyla, Berlin’deki Müslümanları biraraya getirmek için kurulan Şark Kulübü’ne başkan seçildi. 1921 yılında Moskova'ya gitti. 1921'de Cenevre’de yapılan Suriye-Filistin Kongresi sekreterliğinde bulundu. 1920 yılından başlayarak, Arap meseleleriyle ilgili görüşlerini içeren konuşmalarda yaptı. Bunun yanında Türkiye’de kurulan cumhuriyet yönetimine tepki gösterdi. 1923 sonlarında, Fransızları Suriye’den atmak için ortak bir Türk-Arap cephesi kurmak amacıyla İstanbul’a gitti. Ancak Mustafa Kemal Atatürk Türkçe konuşmayan bölgelerde Osmanlı sınırlarını yeniden oluşturma yönündeki fikirlerini kabul etmedi. Bundan sonraki yaşamını Arap-İslam ülkelerinin bağımsızlık mücadelesiyle geçiren Şekip Arslan, 9 Aralık 1946’da Beyrut’ta vefat etti.