"Birileri size nasıl olduğunuzu sorduğunda, az önce bir sınavdan çakmış ya da bir boğanın ayakları altından çiğnenmiş olsanız bile, otomatiğe bağlanmış gibi "iyiyim, sağ ol," diyebilirsiniz."
Kardeşleriyle birlikte Baudelaire konağında yaşadığı ve artık çok geride kalmış günlerde, onlara seslendiği anlar birer birer aklına geldi. Kimi zaman icat ettigi bir şeyi göstermek için seslenmişti onlara. Kimi zaman eve vardığını bildirmek için seslenmişti onlara. Ve de kimi zaman sırf nerede olduklarını öğrenmek için seslenmişti onlara. Sırf onları görmek ve yanında onlar olduğu sürece güvende olacağını hissetmek için seslendiği zamanlar da vardı. "Anne!" diye seslendi Violet Baudelaire. "Baba!"
Hiçbir cevap gelmedi.
“…kendilerinin de bir alçaklar güruhu durumuna düşüp düşmediklerini merak etmekten kendilerini alamadılar. Yaptıkları fena şeye bakarken, üç gönüllünün içinden kendilerinin de fena kişilere dönüştükleri kuşkusu geçti ister istemez. Ve bu da dünyada insanın yaşayabileceği en tatsız duyguydu.”
“İyi bir kelime dağarcığına sahip olmanın iyi bir insan olduğumu garanti etmediğini biliyorum ama bu çok şey okuduğum anlamına geliyor. Ve deneyimlerime göre, iyi okumuş insanların kötü olma olasılığı daha düşüktür."