Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tanzimat'ın Götürdükleri

İhsan Süreyya Sırma

Tanzimat'ın Götürdükleri Sözleri ve Alıntıları

Tanzimat'ın Götürdükleri sözleri ve alıntılarını, Tanzimat'ın Götürdükleri kitap alıntılarını, Tanzimat'ın Götürdükleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eziklik psikolojisi
Fransa'da bulunduğumuz senelerde (1967-73) "bilgi-görgü artırma kanunu" diye bir şey vardı. Bu kanuna göre, devlet sektörünün değişik kesimlerinden; öğretmen-hakim-kaymakam vs gibi memurlar seçilir, bir seneliğine Avrupa'ya gönderilirdi. Bu kanunun ruhu şuydu: Türkiye'de insanları eğitip öğreten öğretmenler, adaleti dağıtan hakimler, kamuyu idare eden kaymakamlar vs bilgileri ve görgüleri olmadığından, Avrupa'ya gitsinler, orada bilgi-görgü sahibi olsunlar; edindikleri bu bilgi ve görgüyü kendi toplumlarına aktarsınlar!
Sayfa 88
Reklam
"Ekselanslarının çok iyi bildiği gibi, bizim bu reformlardan maksadımız, Osmanlı Devletini kalkındırmak değil, Ayasofya üzerinde parlamakta olan hilâli indirip, yerine tekrar Hristiyan haçını koymaktır. "
Sayfa 41 - Fransız SefiriKitabı okudu
Değişmeyen profil...
Frenklere yani Avrupalılara benzemeye çalışma, onlar gibi redingot giyip Beyoğlu'nda gezen, bazan da başlarına yahudi fötürünü geçirip "selamün aleyküm" yerine "bon jour" diyen, ara sıra meyhaneye gidip orada sarhoş sohbetlerine katılan, anladıkları halde çeplerine Fransızca yada İngilizce kitap (bunların felsefi olması önemli) koyup gezen matruş efendiler, kendilerini "alafranga" diye, öz toplumlarından ayırmaya başladılar ve onları da, yani toplumlarını da istihfaf edip "alaturka" demeye başladılar. Aynı zihniyetin günümüzde "alaturka" yerine kullandıkları kavram ise "gerici" yada "mürteci" oldu
Sayfa 88
Nerede bu medeniyetten beslenen, terakki eden, kesifler yapan, muasır medeniyet seviyesine çıkanlar? Bir şey olabilmeniz için yetmedi mi bunca seneler, hatta yüzyıllar?
Sayfa 66
Özellikle bizdeki batıcıların anladıkları, yada anlamış göründükleri batılılaşma; kendi özbenliğinden tamamen sıyrılıp, Victor Hugo'nun veya Şopenavır'un kişiliğine bürünmek gibi saçma ve varsayımı bile mantığa ters düşen akımsa; böylesi ters ve fıtraten imkansız bir hayal peşine düşmek, safdilikten öte psişik bir vak'adır. Çünkü bir adam, Victor Hugo gibi şarap içmeye çalışırsa ona benzemez; onun gibi domuz yese Fransızlaşmaz
Sayfa 55
Reklam
Herkesin bildiği üzere, Tanzimat kafalı İttihat ve Terakki hükümetinin, -Almanları memnun etmek gayesiyle- Osmanlı Devletini adetâ itekleyerek soktukları Birinci Cihan Savaşından Almanya yenik çıkınca, itilaf devletleri olan İngilizler, Fransızlar İstanbul'u ve Anadolu'nun bir çok yerini işgal ettiler, bunu takip eden senelerde Osmanlı Devleti tamamen yıkıldı.
Sayfa 93 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
"Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin."
Artık Müslümanlar medeniyetlerinin İslam'da değil, İslam öncesinde, yani dinsiz dönemlerde olduğu kanaatine vardı ve bu konudaki bütün masraflarını, bütçelerini, putperestlik dönemlerine ayırdılar. Nitekim o tarihlerden itibaren "İslam öncesi tarihe hayranlık" dönemi başladı.
Sayfa 93
Allah'ı unutmayalım ki, O da bizi terketmesin!..
Sayfa 117 - BEYAN YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fakat ne yazıktır ki, iş bununla da kalmamış, müslüman tebaa askere giderken; askere gitme mecburiyeti olmayan gayrı müslimler, elde ettikleri haklarla günden güne zenginleşmişler, İstanbul piyasasına hakim olmuşlardır
Sayfa 49
Gerçekten de 19. yüzyılın başından beri, hatta Yirmisekiz Mehmed Çelebi'yi Avrupa'ya gönderdiğimiz 1720 tarihinden itibaren, başka bir deyişle Avrupalılaşmaya başladığımızdan beri ne istediğinizi, derdimizin ne olduğunu bilmez olduk.
Sayfa 33 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Tanzimat, Müslümanlara yutturulan bir "Batıya teslim olma" yaftasıdır.
Bütün bu hareketlere karşı Sultan Abdülhamid'in başlattığı İslam Birliği Siyaseti de bir çare bulamadı. Çünkü Abdülhamid'in etrafında devlet ricalinden onun gibi düşünen hemen hemen hiç kimse yoktu. Sultan Abdülhamid, tarikat siyasetiyle, ajan ve temsilcileri ile en uzak ülkeler için Çin ve Japonya'daki müslümanlarla temasa geçip onları manen de olsa İstanbul'a bağlamayı başarsa da Tanzimat'la defteri dürülmüş olan Osmanlı Devleti'ni kurtaramadı.
Sayfa 81
Gerçekten de 19. yüzyılın başından beri, hatta yirmisekiz Mehmed Çelebi'yi Avrupa'ya gönderdiğimiz 1720 tarihinden itibaren, başka bir deyişle Avrupalılaşmaya başladığımızdan beri ne istediğimizi, derdimizin ne olduğunu bilmez olduk
Sayfa 32
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.