“Bütün ağızların “din” diye haykırdığı, bütün ağızların “demokrasi” dediği; bütün yeni veya eski İsa öğretilerinin dünyayı bir ucundan diğer ucuna, bazılarının İsa Peygamber adına diğerlerinin insanoğlu adına serpilmesi ve yayılmasında ve bu kardeşlik, hoşgörü ve aşk öğretilerinde yüce bir şeyler varsa, eğer bu öğretiler doğru ise, bu fikirler gerçek ise; eğer yaşayan bir insan diğer yaşayan bir insanın kardeşi ise; eğer insan hayatı kutsalsa, eğer insan ruhu ölümsüzse; eğer Tanrı’nın verdiğini sadece Tanrı alabilecekse; eğer çocuğunun kımıldadığını karnında hisseden anne kutsanmışsa; eğer beşik ve mezar kutsal şeylerse; Guernesey Adası insanları, bu adamı öldürmeyin!”
Dindar bir baba ve dürüst bir ailenin oğlu olarak Woolwich’te 1823 yılında dünyaya gelen John-Charles Tapner bir gece Madam Saujon’un evine girip onu öldürür. Ardından evinde hırsızlık yapıp kadının cesedini ve evi ateşe verir. Daha sonra tutuklanıp yargılanır. Oturumlar yapıldıktan sonra Tapner’in idam cezasına çarptırıldığı beyan edilir. Victor Hugo olaya müdahale eder ve Guernesey halkını ikna edip bu idamın durdurulması için elinden geleni yapar. Guernesey adası bundan çok etkilenir; mitingler gerçekleştirilir, kraliçeye gönderilmek üzere dilekçeler imzalanır. Herkes Tapner’in affedileceğini düşünürken Tapner infaz edilmiştir ve infaz 10 Şubat’ta gerçekleştirilmiştir.
Hugo bu kitabında kim olursa olsun, ne suç işlemiş olursa olsun kimsenin idam edilmemesi gerektiğini, suçu işleyenlerin affedilip pişmanlıklarıyla baş başa bırakılıp vicdanlarının onlara cezalarını vermesi gerektiğini savunur. Dili akıcı ve olaylar öyle güzel betimlenmiş ki kendinizi bir anlığına Tapner’in yerinde hissediyorsunuz. Bu kitap bize idamın gerçek yüzünü gösteriyor. Ben severek okudum ve size de tavsiye ederim, mutlaka okuyun! :)
“Ama dikkat edin; bu bir kısasa kısas olayıdır. Öldürdün, sen de öldürüleceksin. İnsanların yaptığı yasalar önünde bu doğru ama tanrısal yasalar önünde korkunçtur.”
Tapner DavasıVictor Hugo · Bahar Yayınevi · 2005103 okunma