Kabile insanı ile modern insan arasındaki başlıca ayrım, birincisinin devlet aygıtı veya sınıf ayrımları ile bozulan insan ilişkilerinin bulunmadığı bir toplumda yaşamasıdır.
Devlet ve toplumsal sınıf biçimleri varlığımıza o kadar derinden işlemiştir ki, onları doğal olarak kabul eder ve insan varlığının dokusunda ne kadar büyük bir fark yarattıklarını kavrayamayız.
Arzu kavramı insanın “isteklilik” halini, bir tür olarak gereksinimimiz
olandan daha fazlasını istememizi anlatır. Ancak arzu bir
istekten daha fazla bir şeydir. Temelde arzu, istediğimiz şeyin ne
olduğunu adlandıramadığımızı ve istediğimizle iHşkimiz açısından
kim olduğumuzu bilmediğimizi yansıtır. Arzu insanm bir tür özlemle
kavrulduğunu ve bu özlemin bir adı ve belli bir amacı olmaksızın
yaptıklanmızın çoğunu belirlediğini gösterir. Arzu bilincin
bir özelliğidir; daha kesin bir biçimde söylersek, bilincin
dışavurduğu eksiklik duygusunun bir özelliğidir.
"Tanrı bilgeleri şaşırtmak için dünyanın aptalca şeylerini seçmiştir ve Tanrı güçlü olanları şaşırtmak için dünyanın zayıf şeylerini seçmiştir.
Ve dünyanın aşağılık şeyleri ve hor görülmüş şeyleri Tanrı tarafından seçilmişlerdir ve olmayan şeyler,olan şeylere yokluğu getirmek için seçilmişlerdir."
"Tinden uzaklaştırılan bir dünyanın evrensel koşulu bir tür hissizleşmeyse bunun nedeni bir ölçüde her yerde hazır bekleyen korkuyu bertaraf etme gereksinimidir."