Gidelim buradan ... Göğüsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık .. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim. Gidelim buradan ... Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim."
Günler iyice birbirine benzemeye başladı burada.
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü emin değilim.
Ama şunu biliyorum ki o birbirine benzeyen günlerin içine sızan her şeyde biraz sen varsın.
Kitap okurken senin sevebileceğin yerlerin altını çiziyorum, radyoda sevdiğin şarkılar çıktığında ben sevmesem de koşulsuz bir saygıyla sonuna kadar dinliyorum ve annemle günde en az bir kez senden konuşuyoruz..
Geceleri kolay kolay uyuyamayan bir adam varmış.Kötü rüyalar görenlerin rüyalarına sızıp bu rüyaların sonunu tatlıya bağlamak için uyanık kalırmış günün ilk ışıklarına kadar.Bir gün,bir kadının rüyasında kendi ölümünü görmüş.Usulca ayrılmış rüyadan.O geceden sonra da kimsenin rüyasına girmemiş.
Gidelim Buradan
Ali Lidar
... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan... İlaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.
Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi...
🖤
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde.
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu.
Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırılıp beynime;
"Anne," dedim, "Hadi çay koy da içelim.."
Duvarda duvar saati var, yerde yer halısı, masada masa lambası, elbise askısında elbiseler, kitaplıkta kitaplar, kül tabağında sigara izmariti... Eşya bile nerede olması gerektiğini biliyor sanki... Hiçbirinin kafası karışık değil. Şu an oturduğum göt kadar odada, etrafıma bakıyorum da aslında nerede olması gerektiğini bir türlü bilmeyen bir tek benim gibi geliyor.