Allah, kuluna ihsanı murad etti mi, sebepli veya sebepsiz verir…
Bu ayrı mesele… Ben, muradımı mücerretlerin tecelli zemini olan vesileler plânının kâinat çapındaki zengin teferruatı içinde bulmak gibi misilsiz bir işe memur edildim!..
Benim için her insan, insanlık lûgatında bulunan bir kelâmdır… Ve benim gözüme ve hayatıma giren her insan, gerek ismi çerçevesindeki mânâ ve gerekse karakteri yönünden, insanlık lûgatında bahtıma çıkan kelâmdır!..
- "Hayatıma giren ve hatıralarımda yer tutan dostlarımın, müsbet yönlerinden bahsedeceğim; iyilik, doğruluk ve güzelliği bir çanak farzederseniz, onların müsbet yönlerini, bu çanakta bir birikim olarak ve kuşanılması gereken diye takdim edeceğim!..
İhsan Toköz… Milli Nizam Partisi zamanında tanıştığımız, Kars’lı ataları Kafkasya’dan gelme, birlikte sayısız maceralarımız olan bir yiğit… Yüreği kavî, bileği kuvvetli… Gölge dergisini çıkarmadan önce, Eskişehir’de fikri pratikte yaşayarak ders çıkarma döneminde, birlikte yaşadığımız ve tadı hep damağımda kalan, cesaret ve güven dolu arkadaşlık… Milli Nizam Partisi’nin Ankara’daki kongresinde Üstadım’ın konuşmasından hemen sonra ayrılması ve İhsan’la beraber iki fedâî, Üstadım’la sohbet ederek onu oteline götürmemiz, bugün bile beni heyecanlandıran tatlı hatıra… Elini öptüğüm Üstadım, yanaklarımdan öpüyor ve eli elimde, babama çok çok selâmlarını iletmemi istedikten sonra:
- Seni İstanbul’da mutlaka bekliyorum… Beni Göreceksin!
Onun karşısındaki odunların ve odunlukları içinde de olsa yontulmuş bir tarafları olsun diye uğraştığım bazı tiplerin çat kapı pişkinliklerini düşünüyorum da… Ben her zaman farklıydım!..
Aksiyon, bir fikir hareketi ve hareket hâlinde fikir demekse, fikirden daha mümtaz bir yeri var demektir!.. Fikir, hareketi ve hareket fikri varsa kıymetlidir!.. Zevzek adamda, ne aksiyon, ne ahlâk, ne de amel!..
- "Alışılmamış iddialara alışılmamış ispatlar gerekir!
Alışılmamış vakalar da, kuru mantık kalıplarıyla değil, kendi bedahet çizgisi üzerindeki idraklere ancak tasvirle aktarılabilir..."
- “İnsan, aradığının ne olduğunu bilmeden, bulduğunun da ne olduğunu bilmez; bulunan aranır sırrı… Aramadan bulamazsın; aranan bulunur sırrı…
Bu iki sırrı, İmam-ı Rabbânî Hazretlerine ait büyük bir ölçülendirmenin ışığında görmek gerek: “Gitmekle bulmak ve bulmakla gitmek aynı zamanda olmalıdır. Birinin öbüründen ayrı bulunması caiz değildir!”
- "Rüyaların, hususiyle bu romanda sergiye bahis olanların ifşa muradı, "ben kimim?" suâli çerçevesinde, teşhis için tecrit ve tecrit için teşhis şeklinde, saf fikir ve saf sanat alanında nasıl malzeme olduklarını göstermek…
Ben muradıma ermişim, gerisi vesaireye girer!.."
- “Dünya hayatında görülen şeyler, uyuyan kimsenin rüyâsında gördüğü şeyler gibidir; yalnız hayâldir. Böyle olunca onun tevil ve tabiri lâzımdır!” diyen İslâm velisinin çerçevelediği hakikat gereğince, muradımı takip ettiğim rüyâlarımı “levha”lar hâlinde verirken, hadiseleri de “düşvârî” hikmetinin şemsiyesi altında verdim!.."
- "Hayatın gayesi olan "ölmeden ölme" sırrına ermiş bir kahraman:
Necip Fazıl Kısakürek…
Ben varım da, o yok; veya asıl varolan o da, ben yokum…
Bir tür hayat ve ölüm bitişikliği!..”
- “Ben kimim?… Bir sabit etrafında ihtimalleri casuslarken, zanlar arasında vârî hikmeti tecellî ediyor: "Dünya çapında bir hadise - Kaptan Kusto Müslüman!"… Sabit olan bu "vârî" hikmeti etrafında da, sadece hâlimi ve mazimi değil, İSTİKBÂLİMİ heceliyorum… Elimde, kader gibi yaşadıkça sırlarını veren ve verecek olan bir MALÛM bulunuyor… Zuhrunun şiddetinden gaip bir hikmetin şanına çatmış olarak ve çilemin azizliğine eş bir kuvvette hüviyetim görünüyor!.."