Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası

Türkiye Nasıl Kuşatıldı?

Merdan Yanardağ

Türkiye Nasıl Kuşatıldı? Gönderileri

Türkiye Nasıl Kuşatıldı? kitaplarını, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? sözleri ve alıntılarını, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? yazarlarını, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne istedilerse vermediler mi?
Devletin gerçekten her kesimini ele geçirmiş böyle bir örgüt var. Bütün anayasal kurumlar onun emrinde. Bir işaretiyle 7.5 milyar dolar para yatıran itaatkâr bir bağımlı insanlar topluluğu var.
Şu anda bu örgüt her kurum ve kuruluşta barındırdığı üyeleri vasıtasıyla, yani doktor doktorla, mühendis mühendisle, avukat avukatla, emniyetçiler ile yine emniyetçiler iletişim kurarak örgütlenmektedir. Fethullah Gülen’in ilişkisi kesinlikle tespit edilemez. Ancak bu fikirleri vilayet imamları, şehir imamları, bölge imamları, semt imamları taşır ve örgütü yönetir. Hatta kıtaların imamları vardır, yani Asya imamı, Amerika imamı gibi... Ulaklar ve kuryeler vasıtasıyla, Fethullah Gülen’den almış oldukları talimatlar ile örgütü yayıyor ve yönetiyorlar.
Reklam
Daha da önemlisi, bu oluşum halktan ve devletten gizli tutulacak. Metinde var bu. Ayrıca geriye dönüşü olmayan bir yeminle Kur’an’ın üzerine “Vallah billah” kasemleri ile Kur’an’a el basarak bu oluşum halktan saklanacak diye karar alındı. Ve bu yeminden de çıkma şansını kimse kullanmayacak. Layenkati kefaretle, oruçla, sadakayla bozulamayan bir yemindir. Yani bu yemini ettikten sonra, “yemininizden hiçbir şekilde kefaretle kurtulamazsınız” şeklinde bir ibare de eklenildi.
Amerikan kuklası fetöcüler
Yani bu işin sadece din, iman, işte yabancı ülkelerdeki okullarda küçük çocuklara Türkçe öğretme gibi şeyler olmadığını, bunların perde arkasında Vatikan, FBI ve CIA ilişkileri ile korkunç bir parasal gücün olduğunu bilin.
Toplum başörtülü başörtüsüz, helalciler haramcılar, faize evet diyenler-hayır diyenler olarak bölündü. Hatta bize kola içmek bile Fethullah Gülen tarafından haram diye öğretildi. Şimdi insanların beynini, kalbini bu kadar kurcalarsanız, inançlarıyla bu kadar oynarsanız insanlar hipnozlanmış gibi olur yahut da çip takılmış mahluklara döner. Artık hiçbir şekilde irade sergileyemezler. Hiçbir tenkitte bulunamazlar. Hiçbir itirazda bulunamazlar. Sadece kayıtsız şartsız emirleri uygulayan robotlar haline gelirler. Ben böyle bir toplu hipnozdan uyandım işte.
Hiçbir rejim sadece askeri ve siyasal zorla ayakta kalamaz. Bu durum, siyasal ve sosyolojik bir olgu, daha da önemlisi tarihsel derslerden biridir. Dünyanın en kötü ve zorba yönetimleri bile, örneğin çöpleri toplamak ve fırınları çalıştırmak zorundadır. Dolayısıyla asgari bir toplumsal destek oluşturulmadan hiçbir baskıcı yönetim ya da diktarörlük sürdürülemez; baskı ve “onay” birlikte gelişir ve birbirini tamamlar. Diğer bir anlatımla, diktatörlükler hegemonya ile tamamlanmak zorundadır. Hegemonya ise gücünü, toplumsal ölçekte üretilen ideolojik, siyasal, kültürel, dinsel ve entellektüel “onay” dan alır.
Siyah Beyaz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Said-i Nursi’nin kurduğu Nurculuk tarikatının/cemaatinin en büyük kolunu yöneten Fethullah Gülen, aslında liderinin yolundan gidiyordu. Said-i Nursi de, Türk modernleşmesinin kilometre taşlarından 1908 Devrimi’nden sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nda, İttihad-Terakki yönetimine karşı ayaklanan şeriatçı Derviş Vahdetti’den icazet almıştı. Said-i Nursi, Kıbrıslı bir şeyh olan Derviş Vahdetti’nin Volkan gazetelerinde yazılar yazmış, 13-14 Nisan 1909 tarihindeki bu gerici ayaklanmaya katılmış (isyan Rumi takvimle 31 Mart 1325’te başladığı için olay ‘31 Mart Vakası’ diye bilinir), isyan bastırıldıktan sonra sürgüne gönderilmişti. Derviş Vahdettin’in, o dönemde Kıbrıs’ı elinde tutan İngilizlerle ilişkili olduğu, dahası 31 Mart isyanının İngiliz istihbaratı tarafından yönlendirildiği güçlü bir iddia olarak ortaya atılmıştı.
Bazı devlet kurumlarında %80, %90’lara ulaşan bir Fethullahçı örgütlenme var diyorsunuz. En az % 40 oranında her kurumda örgütlü olduklarını, Türkiye genelindeki ortalamanın ise % 70 oranına ulaştığını belirtiyorsunuz.
Bütün FEM dershanelerinde ve misafirhanelerinde dinleme cihazları vardır.
Mesela çocuklara şu öğretilir: “Eğer siz sabah namazlarınıza kalkmazsanız o ta Amerika’dan sizi görür.”... Fethullah Gülen’in yanına giden talebelere tembih edilir: “Kalbinizi düzgün tutun. O sizin kalbinizi okuyor. Geleceğinizi biliyor.” Yine derler ki; “Fethullah Gülen 10 sene 20 sene sonrasını bilerek hareket eder.”... İnsanlar Fethullah Gülen’in üzerindeki bir ipliği, ağzından çıkardığı bir zeytin çekirdeğini, hurmayı alıp yemenin bile kendilerine şifa getireceğine inanıyorlar.
Reklam
Biraz düşünmeyi deneseydiniz keşke
Bornova’daki bir vaazında şöyle dedi: “Çok yakında Rusya’nın gümbür gümbür yıkıldığını göreceksiniz” ve gerçekten beş altı ay içerisinde S.S.C.B gümbür gümbür yıkıldı ve biz de cemaat olarak şöyle bir kanaat oluştu; “Fethullah Gülen keramet sahibi, 10-15 yıl sonra olacakları dahi bilecek kadar kutsal bir insan.” Tabii biz öyle düşündük ve inandık.
Türban..
...Şimdi ben burada insanların sorgulamasını ve düşünmesini istiyorum. Bakın; Türkiye’de 1960’lı yıllara, hatta 1970 yıllarına kadar başörtüsü diye bir problem yoktur. M.Y: Peki nasıl oldu, ne yaptınız? Bu sorunu siz mi çıkarttınız? N.V: Evet. Bakın ben bir prototip olarak, Aydınlık Kürsü programında nasıl bir örtünme tavsiye ettiğimizi, bir bayan mankenin üzerinde gösterdim.
Yani mesele ülkeye faydalı bir insan, vatana-bayrağa faydalı bir insan, anne babaya saygılı bir insan değil, Fethullah Gülen’e tam anlamıyla güvenen, kayıtsız şartsız bağımlı robotlar yetiştirmek amacı var.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.