Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkiye'de Kadın

Aytunç Altındal

Türkiye'de Kadın Sözleri ve Alıntıları

Türkiye'de Kadın sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Kadın kitap alıntılarını, Türkiye'de Kadın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
8 Mart
1-) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, özü itibariyle iktisadi taleplerin yeraldığı bir girişimdir. Bazı feminist çevrelerin sandıkları ve göstermeye gayret ettikleri gibi soyut bir «Kadın -Erkek Eşitliği» hareketi değildir. Bu girişimin nihai hedefi işgücünün belirli bir azınlıkca sömürülmesine son vermek ve onun metalaştırılmasını önlemektir. 2-) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ortaya çıkışı itibariyle siyasal bir girişimdir. Üretimci emek sahiplerinin iktisadi değer ve haklarının siyasal üst yapıyı belirleyebilmesine çalışır. Bazı feminist çevrelerin savundukları gibi «sadece kadınlara özgü bir siyaset» kurmak gibi bir hayati talep değildir 3-) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü içeriği itibariyle toplumsal bir girişimdir. Bireylerin toplumlarındaki özel sınıfsal konumlarına özgü koşul ve durumların tespitine çalışır. Bu özel koşul ve durumlardan doğan sorunları ele alır. Bu meyanda doğuştan kadınlara özgü «özel» sorunlara tekil kadın düzeyinde değil, toplumsal düzeyde çözümler araştırır ve önerir. Kadın - erkek ayrımı yapmaksızın ekonomik bağımsızlaşmayı ve siyasal özgürleşmeyi tesise katılmayı öngörür. 4) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü biçim itibariyle tarihsel bir girişimdir. Toplumun, gelenek tarafından değil, tarih tarafından biçimlendirilmesini (forme edilmesini) öngörür. Kadın cinsinin tarihsel işbölümünden doğan yabancılaştırıcı tüm iktisadi, siyasal ve toplumsal yapay değerlendirmelerden kurtarılarak insani değerlendirmelere yükseltilmesini öngörür.
Sayfa 173 - Anahtar Kitaplar,Kasım 1991Kitabı okudu
Okuyup yazma bilmeyen bir kadınsa başkasına yazdırıp gazeteye yolladığı bir mektupta şöyle demektedir: «Çok karılılığın Şer'an caiz olduğuna diyecek yok. Ancak sakın bir karı ile kanaat etmeyin diye bir emir var mıdır? İşte bunu sual ederiz.»
Sayfa 104 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Reklam
Kadın, sözde özgür, fakat pratikte kesinkes bağımlıdır. Bu bağımlılığı hem ekonomik hem de siyasaldır. Yine bu bağımlılığın sonucudur ki, kültürel faaliyetleri engellenmiş ve köreltilmiştir.
Iyi ama kadın erkeğin sırtından geçinen bir parazit mi? Değil elbette. Tersine, birçok halde erkek kadının sırtından geçinmekte, kadın erkeğin kendisine verdiklerini gerek tarlalarda, gerek evde, gerekse yatakta fazlasıyla ödemektedir. Hatta, bu çalışmaları bir terazilendirilirse erkekten alacaklı bile çıkabilir. Ama kadının harcadığı bu emeğin için de yaşadığı düzende bir adı ve karşılığı yoktur, olmamıştır. Bu adsız ve daima borçlu kalınan emekçilik bir toplumsal kurumun kapsamı içine (evlilik kurumu) sokulmuş ve böylelikle de kadının kadınlık görevleri arasına katılmıştır. Sözün kısası; kadın hem yatakta, hem evde, hem tarlada -ya da ev dışında - durmaksızın çalışacak ve kendisine bazı hallerde salt soğan-ekmek getirebilen bir erkeğin gönlünü hoş tutacak/edecektir. Kadının erkeğinin kazancını beğenmemesi söz konusu değildir. İşte bu nedenledir ki, kadın evlilik müessesesinde bir köle durumundadır. Toplumunda kölecilik olsun olmasın kadın ailesi içinde iktisadi ve siyasal bakımlardan bağımlı olduğu kocasının (ve bazı durumlarda erkek evlatlarının) kölesi olur. Bu yargı, elbette ki, kadın nüfusunun çoğunluğunu oluşturan alt yapı kadını içindir. Üst sınıfta burjuvazi içinde, bu durum göreceli olarak sürmekte, ancak sosyo-psikolojik etkinliği birincilerden daha az olmaktadır.
Sayfa 46 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Çoğunlukla kadınlardan “kadınca” konular üzerinde düşünmeleri, siyasete, iktisada kafa yormamaları ve bu gibi önemli konuları erkeklere bırakmaları istenmiştir. Bu nedenledir ki, kentli varlıklı sınıf kadınlarının hemen hepsi memlekette ne olup ne bittiğinden pek haberdar olamadan günlerini geçirmişler.
Sayfa 127Kitabı okudu
Yeniden 1950 sonrasının Kadın'ına dönelim. Bu dönemde kadın işçi sayısı büyük bir hızla artmış, kentli varlıklı sınıfın kadınlarıysa Amerikan karışımı Bati kopyacılığına dört elle sarılmışlardır. 1950 - 1960 arasındaki Menderesli, Bayarlı, Koraltanlı, Demokrat Parti iktidarı sırasında, Türkiyeli Kadın'ın siyasal hiç bir etkinliği olmamıştır, daha gerçeği, Kadın Hakları özünde bir saptırmaya uğratıldığı için, olması da beklenemezdi zaten. Kentli varlıklı aile kızlarıysa, hızla burjuvalaşma sürecini doldurmakta olan ailelerin kızları, en pahalı ve iyi okullarda (yurt içinde ve dışında) yüksek öğrenimler yapmışlar; işçi - köylü ve orta sınıfın kızlarıysa, genellikle, ilkokul ile lise (kız sanat, sekreterlik v.d.) arası bir mezuniyetle yetinmek zorunda kalmışlardır. Varlıklı sınıfın kızlarından, meslek sahibi olanlar genellikle doktor, eczacı, kimyager, avukat, dişçi, bankacı, üniversite öğretim üyesi gibi bir anlamda «pozisyonlu» kartvizitlerin sahibi olurken, altyapının kızları genellikle fabrika işçisi, ilkokul öğretmeni, ebe, hemşire, sekreter, polis, tezgahtar gibi meslekler edinebilmişlerdir. (Bu meslekleri edinebilmeleri de çok ağır maddi fedakarlıklarla sağlanabilmiştir.)
Sayfa 141 - Anahtar Kitaplar,Kasım 1991Kitabı okudu
Reklam
“Ne acıdır ki, 1984’ün Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlara politik, ekonomik, toplumsal “bilinç” aşılamayı hedef seçmiş tek kadın dergisi ve gazetesi yoktur. Tersine kadınlarda “bilinçlenmeyi” önlemek için akla gelebilen her türlü uyutmaca ve hokkabazlığa başvurulmaktadır.”
Sayfa 105 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Türkiyeli kadının gerçek demokratik haklarına, iktisadi, siyasal, toplumsal ve kültürel bağımsızlığına kavuşabilmesi ancak ve ancak DİYALEKTİK DÜŞÜNMEYİ öğrenmesi ve bunu aklına ve yüreğine sindirmesinden ve kendisini bu mücadeleye adamasından geçer.
Sayfa 164 - anahtar kitaplarKitabı okudu
Sümerler’de devlet düzeni
“Eski Sümer çağı vesikalarında şahsi mülkiyet daraltılmış devlet ve amme mülkiyeti esasları genişlemiştir. Şahıslar sadece küçük mülke sahip olabiliyorlar, mülk bir taraftan şehir beyine, karısına ve çocuklarına, diğer taraftan da ilahların hakim olduğu mabede aittir ve bu arazi geniş memurlar kitlesi tarafından idare edilmektedir.”
Sayfa 35 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
“Kızların Üniversiteye girebilmeleri ilkin 1914’de gerçekleşmiştir...”
Sayfa 107 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Reklam
Egemen sınıfın erkekleri arasında çeşitli gerekçelerle birden fazla kadınla evlilik ilişkileri içinde olmak hiç yadırganmıyordu, tersine varlığın ve gücün göstergesi sayıldığı bile oluyordu.
“Bugünkü Türk halıcılığının atası Firigyalılar’dır.”
Sayfa 31 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Mezopotamya'da ilk yerleşikliği oluşturan Sümer'lerde (İ.Ö. 4000?) ve onların efsanelerinde kadının salt cinsel nedenle kendisinden yararlanılan toplum-üyesi olduğuna rastlanmaktadır
“Cumhuriyet dönemine geçilirken Osmanlı düzeninde kotarılmış ve rotası aşağı yukarı çizilmiş olan Kadın Hakları, eski düzeni iyiden iyiye zorlar duruma gelmişti/getirilmişti diyebiliriz.”
Sayfa 109 - Anahtar KitaplarKitabı okudu
Beterin de beteri vardır. Türksoylu müslüman anadolu kadını, sonra tüm anadolu beyliklerini çeşitli siyasal oyun ya da savaşlarla teker teker tarihin sahnesinden silinecek ve yerinde dev bir imparatorluk kuracak olan osmanlılarda toplumsal-tarihsel kişiliğini neredeyse tamamen yitirecek ve yeni bir kimliğe büründürülecek; evde, yatakta, tarlada en ağır koşullar altında çalıştırılan, bir değil iki kez sömürülen, düşünme yapmasına vakit, olanak ve hak tanınmamış olan toplum elemanı olacaktır.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.