Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye'nin Düzeni

Doğan Avcıoğlu

En Beğenilen Türkiye'nin Düzeni Gönderileri

En Beğenilen Türkiye'nin Düzeni kitaplarını, en beğenilen Türkiye'nin Düzeni sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Türkiye'nin Düzeni yazarlarını, en beğenilen Türkiye'nin Düzeni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı'nın Ölüm Fermanı!
Sistemin temel taşı, Düyun-u Umumiye Meclisi'dir. Meclis, alacaklıların temsilcilerinden kuruludur... İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya gibi ülkeler Meclis'te temsil edilmektedir... Düyun-u Umumiye örgütü, Osmanlı Devleti'nin şerefini kurtarmak için, devletin bir dairesi sayılmıştır. Aslında tamamen bağımsızdır ve BATI DEVLETLERİNİN ORTAK ÇIKARLARINI temsil etmektedir.
800 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Saygıyla...
Yaklaşık 1,5 aydır ağır ağır, özümseyerek, irdeleyerek, uzun uzun düşünerek okuduğum ve bugün biten “Türkiye’nin Düzeni - Dün Bugün Yarın” eserinin yazarı Doğan Avcıoğlu’nun bugün ölüm yıldönümü olduğunu öğrendim. 4 ana başlık altında ekonomiyi eğitimi, siyaseti açıklayan, Uğur Mumcu’nun deyimiyle “tek başına kütüphane” olan 60lı yılların “ Milli Demokratik Devrimci” tezinin savunucularından ve 68 kuşağını en çok etkileyen teorisyenlerinden, Kemalizm ve aydınlanmayı en iyi anlatanlardan, sosyalizm, hürriyet düzeni içinde hızla kalkınmak isteyen memleketinizde tek yol olduğunu savunan, neden kalkınamadığımızı, nasıl kalkınabileceğimizi, bu düzenin nasıl değişebileceğini, Osmanlı’dan Cumhuriyete kadar ve daha sonraki yıllara kadar da nokta atışı tespitler yapan Doğan Avcıoğlu’nu ölümünün 36. yılında saygıyla anıyorum.
Doğan Avcıoğlu
Doğan Avcıoğlu
Türkiye'nin Düzeni
Türkiye'nin DüzeniDoğan Avcıoğlu · Kırmızı Kedi Yayınları · 201553 okunma
Reklam
Yükselme döneminde, kapitalizme yönelişte önemli bir avantaj sayılabilecek olan merkeziyetçi devlet, buhran baş gösterince, kapitalizme yönelişi engelleyici bir rol oynayacaktır.
Modern Agop Ağalar İş Başında...
Bugün için de aklımızda tutmamız gereken bu basit gerçeği, İslamiyetçi "Sebilürreşat" dergisinde, Türkçü Yusuf Akçura, iyi anlatmaktadır. "Efendiler, büyük veya küçük her sermayedar kapana tutacağı fert veya millet hakkında aynı usulü takip eder, kapana yem asar, yani ferde veya millete ödünç para verir, ikrazatta bulunur. Pekala bilirsiniz ki, oğlunu evlendirmek için, yahut tarlasını alabilmek için, kasabada Agop Ağa'ya borçlanmış köylü Mehmet Ağa, bir daha bu borcundan kurtulup felah bulamaz, evi barkı, tarlası, hepsi nihayet Agop Ağa'nın mülkü olup gider. Agop Ağa daha işin başından Mehmet'i bin tatlı sözle muttasıl borçlanmaya teşvik eder. Bu küçücük misali büyütünüz... Avrupa büyük sermayesinin, Osmanlı Bankası namını taşıyan İngiliz-Fransız bankası, Credit Lyonnais, Deutsche Bank, Banco di roma... vasıtalarıyla (Türkiye'yi) nasıl zapt ve yağma ettiklerini anlarsınız."
Atatürk, her türlü kişisel yararların, kendi kişiliğine yönelecek her türlü yararların daima üstünde kalmış ve daima üstünde kalacak olan ulusal varlıktır.
Sayfa 260
"Orda Bir Köy Var Uzakta“
Köy hayatında mal ve can güvenliğinin ortadan kalkmasıyla birlikte, halkın dini dünya görüşünde köklü değişiklikler vuku bulmuştur. 1580-1600 yılları arasında İstanbul ve Anadolu’da kıyamet gününün yaklaştığı ve Mehdi'nin geleceği inancı yayılmıştır. Yeryüzünde iyiye gidiş umudunu yitiren halk kütleleri, kurtuluşu başka dünyalarda aramaya koyulmuştur. Kadercilik, İslamiyet’in değil, bu ekonomik çöküntünün sonucudur.
Sayfa 45 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kemalizm devrimi, Mustafa Kemal'in arkasındaki bir avuç ilericiler ile, gene bu savaşın içinde bulunan muazzam bir gericiler kitlesi arasında, didişile didişile, santim santim koparılmış bir devrimdir.
Sayfa 337 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Türkiye, yabancılara terk olunmayan kaynaklarını geliştirerek gelirlerini artırmak istediği zaman, daima her taraftan güçlüklere uğramıştır.
• Osmanlı toprak düzenini sarsan fakat XVI. yüzyılın ikinci yarısında dikkati çeken gelişmeleri faizcilik, kredi avansları, mültezim kar ve soygunculuğu eski müstakil çiftçiler nizamı yerine, zengin çiftlik sahibi mütegallibe bir bey veya ağa sınıfı ile bu sınıfın emrinde ırgatlaşan köylüler kaim olmaya başladı. Bu gelişmelerin sonucu, hukuken toprağa bağlı olmakla birlikte, büyük şehirlere geniş ölçüde bir reaya akını olmuştur. Bazı devlet memurlarıyle birlikte bir kısım reayanın zenginleşmesi, hukuk kurallarını az çok etkisiz bırakarak, toprakta özel mülkiyet eğiliminin güçlenmesi, tefecilik vb. gibi çeşitli yollardan bir nakdi sermaye birikiminin ortaya çıkması ve birkısım reayanın topraklarını bırakmak zorunda kalması, prekapitalist düzeni temellerinden sarsan, ama daha i eri bir toplumsal kuruluşa geçiş olanaklarını bağrında taşıyan olaylardır. Bunlar kapitalizme geçişin önşartlarını hazırlamaktadır.
Bilim ve Teknikte Türkiye
Türkiye de, Batı toplumları gibi, daha yüksek bir uygarlığa, sınai kapitalizme doğru yol almaktaydı. Eğer birtakım engeller -ki kanımızca dış engellerdir- çıkmasaydı da Türkiye sınai kapitalizm yolunda öncülüğü alsaydı, bugün dahi aydınlarımızda kompleksler yaratan ”Batılılaşma” özlemi diye bir şey mevcut olmayacak, belki de tam aksine, geride kalan Batılılar, ”Doğululaşma" kompleksine tutulacaklardı.
Sayfa 33 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
• Esasen kapitalist gelişmeyi, teknik ilerlemeden çok, kapitalizmin kendisi sağlamıştır. Teknik ilerleme, kendiliğinden olmamıştır. Kapitalizmin ihtiyaçlarıdır ki, teknik ilerlemeye yol açmıştır.
"Ayetle,hikmetle,icma ile,rivayetle,tecrübe ile,ibretle müsebettir ki, insan için her nasıl olursa say (emek) ile olur,insan her neye vasıl olursa say ile olur."
• Milletlerarası ticaret yolları üzerinde gelişen Osmanlı Devleti, Selçuk Devleti gibi - Batı tarihçilerinin «Göçebe Türk» iddialarının tam tersine –daha başından itibaren büyük şehirlere dayanmıştır. Önce Konya, Kayseri, Sivas mihveri, sonra Tokat, Amasya, Ankara mihveri ve daha sonra Bursa, Edirne, İstanbul, Filibe, Sofya, Üsküp, Selanik canlı bir ticaret hayatının merkezi olmuşlardır. Osmanlı Devleti, başından beri, milletlerarası ticaret yolu üzerinde bulunduğu için, zorunlu olarak merkeziyetçi bir kuruluşa yönelmiştir. Milletlerarası ticaret gibi, büyük şehirlerin iaşesi ve fetihler, merkeziyetçilik yönünde işleyen öteki güçlü faktörler olmuşlardır.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.