Ahh bu yazarın bu güzel romanları aman yarabbimmmm :)
Avukat olan Aubrey, sevgilisinin onu aldattığını öğrenince onu terk eder, işini bırakır ve başka bir şehirde iş bulur. Tek başına arabasında bütün eşyalarıyla seyahat ederken, kader onun karşısına Chance'i çıkarır. Motoru bozulan Chance, Aubrey'in arabasının patlayan lastiğini tamir etmesi karşılığında aynı yöne gidecekleri için yol arkadaşı olmayı teklif eder, kız da çekinse de kabul eder. 8 gün bakın sadece 8 gün geçiren bu ikili o kadar güzel zaman geçirirler ki sonunda birbirlerine aşık olmaları kaçınılmazdır. Ancak çok güzel geçen son gecenin sabahında Chance hiç bir not bırakmadan gitmiştir. Zaten yollarının ayrılacağı için üzülen Aubrey için bu çok kötü bir darbe olmuştur.
Üzerinden geçen 2 koca yıl sonra, Chance'in neden haber vermeden gittiğini aslında gitmek zorunda kaldığını öğrenince, geriye dönüp Aubrey'i bularak hala onu sevip sevmediğini anlamaya çalışması, onu kazanmak için verdiği mücadeleyi okumak inanın içinizi ısıtacak. Çok çok güzel bir hikayeydi, çok sevdim.
Kitabın ilk kısmı Aubrey ağzından, 2 yıl sonra başlayan ikinci kısım Chance ağzından anlatılmakta. İkisinin de duygularını kendi ağızlarından okumak çok tatlıydı.
Ahh ne denir, Aşk her zaman kazansın...
