Lakin, bunu dinleyenler, buna inananlar o günlerdeki Meclis'in içinde ancak bir azınlıktan ibaretti. Bu azınlık gerçi pek büyük bir vatanseverlik ve idealistlik kuvveti ifade ediyordu ama, politikacılar çoğunlugunun "Ordu nereye gi diyor? Millet nereye gidiyor? Bu harekatın elbette bir mesulü vardır, o nerededir? Onu göremiyoruz. Bugünkü elim halin, feci vaziyetin hakiki amilini ordunun başında gör mek isterdik" feryatlarını susturamıyordu. Bu feryatları susturmak, daha dogrusu, bu galeyanı yatıştırmak vazifesi gene Mustafa Kemal Paşa'ya düşüyordu