Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kendi Olma Biçimleri

Vicdan

Özgür Taburoğlu

En Eski Vicdan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Vicdan sözleri ve alıntılarını, en eski Vicdan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hınç ya da ressentiment, kendi değerlerini yaratamayan topluluk ya da bireylerin ruh halleri gibi tarifedilebilir. Bunlar, hesap yapmayı bilen, zekâsını iyi kullanan insanlar toplamı olsalar da, kendi eylemlerini devindirecek dış bir gücün arayışında olurlar. Bir bakıma, harekete geçmek ve hayatta kalabilmek için, başkasının yarattığı bir iradeye, üst akla gereksinim duyarlar. Max Scheler, bu durumu açıklamak için fizyolojik bir mecaz kullanarak, hınç sahibi varlığı, kendisini ifade etmek için mutlaka duyusal veriye gereksinim duyan canlılara benzetir (1994: 9); sözgelimi kene böyledir. Varlığını kanıtlayabilmesi için, dış uyarana, duyuma gereksinimi vardır. Hınç duygusuyla davranan kimse yaratıcı, olumlu, sahici gibi sıfatlar edinemez; eylemleri tepkisel nitelik taşır. Yani yerlerinden kalkmaları için, hınç taşımayan zümrelerin, şahısların yarattığı değerlere başvurmak durumunda kalırlar. Ya geçmişe ya da geleceğe kaçan, şimdide olup biteni gizemli kılan bir zaman ve mekân şuuruyla var olurlar. Bu yüzden, değer yaratıcı olanların, onların saat ve yer “ayarını” sürekli yapması gereklidir.
Nietzsche ve Scheler için hınç kavramı, modern kalabalıkIarı veya kitleyi anlatan en temel motif sayılır. Kendi varoluş nedenlerini unuttuklarından hınç duyan kalabalıklar, her ne kadar kendi varlık nedenlerini dışarıda bulsalarda, başkasına ve dışarıda durana karşı da hasmane tutumlar içerisine girerler. Kendilerini temellendiren, var eden görüngüleri, aym zamanda değersiz kılmaya, koşulsuzca eleştirmeye girişirler. Mevcut bir değerin içini boşaltarak ya da yeniden doldurarak, metaforik, metonimik çevrimler içerisine sokarlar. Boşalan değerlerin, kavramların yarattığı bir nihilizm içerisinde, sınırsız bir hınç üretimine yer açarlar. Onlar nesnesiz ve hattâ öznesiz bu üretim içerisine girdikçe, doğa, beden, şimdi ve burada kavramlarıyla bağlarını yitirdikçe, hınç tertibatı da daha etkin bir işleyiş halini alır. Bu garezli üretim makinesinin son uğrağı, belki de Baudrillard’ın tarif ettiği “simülasyon düzenekleri” sayılabilir. Dışarıya ve başkasına doğru genişlemek yerine, içeri doğru büzülen ve kendi dar metafiziği içerisinde ortaya çıkan boşlukların, nihilizmin verimi olarak karmaşıklaşan bir varlık alanı ortaya çıkar. Heideggerce söylenirse, hakikatini açıklıkta değil de, keşfedilmiş olanda yaratan bir varlık anlayışı hüküm sürer.
Reklam
Modern zamanlarda, doğrudan karşılaşmayı, kişiler arası cebrî engelleyen hukuk ve yasa uygulamaları, intikamın nedeni ve sonucu arasındaki bağlantıyı karara bağlamayı kurumlara birakır (Scheler, 1994: 25). Bazı durumlarda, kamuoyu türlü görüşler bildirerek, suçluyu kınayarak ya da mahalle baskısıyla doğrudan intikamın önüne geçer. Neden ve sonuç arasındaki dolaysız bağ kaybolduğunda, hınç eyleminin uygulama yolları çok farklı biçimler edinir; hattâ bu ifade türleri, siyasal icraların yanında kültürel ve sanatsal ifadelere de dönüşebilir. Ama bu verim nadiren güç istencinin yaratıcı karşılığı olabilir. Güç uygulanan, kararlı öznelerin varlığı, olumlu bir istencin varlığını kanıtlamaz. Doğrudan eylemin ve güç istencinin ifadesini bulduğu bir intikamın kaynağı olabilecek ruh hallerini, kıskançlığı, nefreti ve özellikle de korkuyu nedensiz bırakan tüm modern ve medeni nitelikte dolayımlar, bir çeşit “nesnesizlik” hali yaratır ve türlü “endişe” biçimlerine neden olur. Nedenler ve sonuçlar arasındaki görünür bağlantılar yok olduğunda, davranışlara yön veren motifler de yön ve şekil değiştirirler.
Nietısche’ ye göre kötü vicdan, “kanın ve işkencenin kokusunun ”dünya üzerinden çekilmesiyle egemen olur. Öncesinde değer yaratıcı iyi vicdanlı “soylu" kimselerin yanında, bu değerlere tepkiyle (itaat ya da isyanla) var olan kötü vicdanlılar her zaman olmuştur. Ancak modernlikle beraber kötü vicdan asıl yaratıcı çerçeveyi oluşturur. Modernliği müjdeleyen Kant’ın metinlerinde dahi, “vahşetin kokusunu” almak hâlâ mümkündür (2007: 41). Kant sonrasinda bu değişim tamamına erer ve intikama duyguların karartıldığı, “hayvan insanın kendi güdülerinden utandığı”bir dönem başlar. Dünyevi bir sofuluk içinde, dinin muhteva olarak geri çekildiği ama biçim olarak daha da ağırlaştığı bir zamanın çileciliği kendisini duyurur. Bir bakıma modernlik, Homerik zamanların sonundan bu yana, intikamın, vahşetin üzerini örtmek için, Hıristiyan gelenek içerisinde yaratılmış bir başka dindarlıktır. Tanrı’nın dünya işlerinden geri çekilmesiyle yüzünü gösteren, dünyevi sofuluk ve nihilizmin tanrısıdır. Dünyevi uğraşlar, ötedünya işlerinden kalan boşluğu doldururken, çalışma ve meslek hayatına ait farklı bir çilecilik, maneviyat gereksinimini karşılamaya koşulur. Bu değişimin bir başka karşılığı da, sekülerliğin din halini almasıdır. Bu sayede, sözgelimi Protestanlıkla beraber, bir zamanlar küçük görülen tüccarların yaptıkları tinsellikle donanır. Tüccar, burjuvaya dönüştükçc, sermayesiyle beraber hıncını da biriktirir. Bir türlü biriktirdiğini harcamayan püriten girişimci gibi, hıncını intikama tahvil etmez, farklı girişimlerde sermaye gibi kullanır.
Nietzsche'ye göre kötü vicdan, “kanın ve işkencenin kokusunun ”dünya üzerinden çekilmesiyle egemen olur. Öncesinde değer yaratıcı iyi vicdanlı “soylu" kimselerin yanında, bu değerlere tepkiyle (itaat ya da isyanla) var olan kötü vicdanlılar her zaman olmuştur. Ancak modernlikle beraber kötü vicdan asıl yaratıcı çerçeveyi oluşturur. Modernliği müjdeleyen Kant’ın metinlerinde dahi, “vahşetin kokusunu” almak hâlâ mümkündür (2007: 41). Kant sonrasinda bu değişim tamamına erer ve intikama duyguların karartıldığı, “hayvan insanın kendi güdülerinden utandığı”bir dönem başlar. Dünyevi bir sofuluk içinde, dinin muhteva olarak geri çekildiği ama biçim olarak daha da ağırlaştığı bir zamanın çileciliği kendisini duyurur. Bir bakıma modernlik, Homerik zamanların sonundan bu yana, intikamın, vahşetin üzerini örtmek için, Hıristiyan gelenek içerisinde yaratılmış bir başka dindarlıktır. Tanrı’nın dünya işlerinden geri çekilmesiyle yüzünü gösteren, dünyevi sofuluk ve nihilizmin tanrısıdır. Dünyevi uğraşlar, ötedünya işlerinden kalan boşluğu doldururken, çalışma ve meslek hayatına ait farklı bir çilecilik, maneviyat gereksinimini karşılamaya koşulur. Bu değişimin bir başka karşılığı da, sekülerliğin din halini almasıdır. Bu sayede, sözgelimi Protestanlıkla beraber, bir zamanlar küçük görülen tüccarların yaptıkları tinsellikle donanır. Tüccar, burjuvaya dönüştükçc, sermayesiyle beraber hıncını da biriktirir. Bir türlü biriktirdiğini harcamayan püriten girişimci gibi, hıncını intikama tahvil etmez, farklı girişimlerde sermaye gibi kullanır.
"Masum İnsanları Öldürmenin utancını Kapatacak Büyüklükte bir Bayrak Yoktur."
Reklam
Mizaç denilen bir görüngünün muhtevası, farklı başkalarıyla karşılaşmaktan ileri gelen farklı içeriklerle dolu olsa da, biçimini, kendilik, vicdan, başkası ve temel yüklemler arasındaki dinamiğe, diyalektiğe borçludur.
Oysa herhangi bir kültürel, toplumsal veya siyasal yapı, kendi'yi aynı'nın sınırları içerisine yerleştirme iradesi taşır; kendi'nin başka ile bağlarının kopması, vicdani yüklemlerin son bulması yönünde yaptırımlara sahiptir.
Bu ilksel varoluş zemininde, ne vicdanın çağrısının kaynağı bir özne ne de bu çağrıyı duyan bir nesne vardır. Vicdan, bu kökensel telaffuz sırasında, dünyadaki bir olaya, haksızlığa, suça işaret etmez; söz konusu telaffuzda, kamusal ya da beşeri vicdan gibi bir adalet beklentisi cisimleşmez.
Bir başka deyişle, ahlak, moralite, yasa gibi kavramlar, kendisini temellendiren vicdani sesin ve onunla koşut suçluluk duygusunun bastırılmasıyla olanaklıdır.
Reklam
Vicdanın sesi, gündelik dünyada uygulanabilir herhangi bir öneri taşımaz, dayatmaz ya da telkin etmez.
Akıkdan geçenleri itirafa dönüştürmek, "bilincin karanlık kuyularından söylemin aydınlığına çekmek" anlamını taşır.
Sayfa 130Kitabı okudu
Montaigne kendilik arayışlarını dünyevi ve "dingin" bir mekanda gerçekleştirir. Bir çeşit görüngübilim yapar ve bu sırada; dış sesleri, başkalarını, başka metafizik ve fizik ilkelerini paranteze alır.
Sayfa 138Kitabı okudu
Oysa kendilik sahibi bir bireyde kenarları kesikli çizgilerle çizilmiş bir mizaç vardır.
Sayfa 185Kitabı okudu
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.