We the Living kitaplarını, We the Living sözleri ve alıntılarını, We the Living yazarlarını, We the Living yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rusya'da İhtilal olduğu zaman ben on iki yaşındaydım. Bireyin, devlet için yaşaması gerektiği prensibini ilk defa o zaman duymuştum. Bu düşünce tarzının kötü olduğunu ve yalnız kötülüklere yol açacağını anlamıştım. Komünizme karşı olmamın sebebi buydu ve hâlâ da budur. Benim on iki yaşındayken anladığım gerçeği, aydınların önemli bir kısmının hâlâ anlamaması çok şaşırtıcı. Bu aydınlar komünist yöntemlerin kötü, fakat ideallerinin soylu olduğunu savunuyorlar. Komünizmin bütün zaferi de hâlâ hür olan birçok insanın bu inançlarında inat etmesi yüzündendir.
Biliyordum ki insan hayatı diğerleri ile paylaşılmamalı; varlığın esası, kişideki en soyut kavram, yokluğu ise hiçbir zaman teşhis edilemeyen bir kötülüğün belirtisidir. Biliyordum ki bütün diktatörlüklerin, kolektif düşüncenin kaynağı budur. O zamanlar diktatörlüğün, kolektif düşüncenin temsilcilerine iğrenerek, şüpheyle bakardım. İnsanların başkalarının hayatlarıyla oynayabilecek kadar zalimleşebileceğine ve diğerlerinin de kendi kutsal varlıklarını başkalarının eline bırakabilecek kadar benliklerini kaybedeceğine inanmazdım. Bu gün, içimde artık böyle bir şüphe yok fakat aynı iğrenme duygusunu hissediyorum.
İnsanoğlu’nun değişmeyen mayasını ne de güzel anlatmış… kalemi enfes, roman kurgusunda verdiği mesajlar kayda değer, okunmalı, özellikle tavsiye ederim