Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yas Tutarak Yaşamın Yüceltilmesi

Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu

Martin Prechtel

Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu Gönderileri

Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu kitaplarını, Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu sözleri ve alıntılarını, Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu yazarlarını, Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyanın ihtiyaç duyduğu şey olmak cesaret ister ama dünya, yalnız olduğunuz zaman hiç değişmiyormuş gibi görünür.
Birbirimize olan yakınlığı ifade edişimizdeki güzellik ve zarafet dünyayı sağlıklı tutar. Övgü ve birbirimiz için ifade ettiğimiz yasın derinliği dünyayı aşkta tutar. Aşk sağlıktır.
Reklam
Tükettikleri dünya, korkmuş açgözlülüğün müdafaası imkansız gırtlağından lüp diye aşağı inerken tıkındıkları şeyden sadece yüzeysel bir tat alarak hep “başka bir şeyin” ihtiyacında sonsuza dek tatminsiz yaşarlar.
200 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle beklediğimden çok daha iyi olduğunu belirtmeliyim. Cümleler çok işveli bazen anlamak için bir kere daha okumak gerekiyor ama çevirmen harika bir iş çıkarmış, ayrı bir tebriği hak ediyor. Yazarımız da zaten söz söyleme sanatçısıymış tüm marifetini göstermiş.Geleyim içeriğe ; "yas" ı çok geniş bir perspektiften çok iyi ele almış. Psikoloji alanından olmamasına rağmen geniş bilgi birikimi ve bunu aktarması gerçekten etkileyici. Doğumun yasından başlıyor ve modern dünyaya, paraya , hayvanlara kadar konuyu genişletiyor. Her bir bölümü ayrı güzel ve zengin. Tek bir eleştirim , yası tutulmayan kişilerin ruhlarının diğer nesildeki ailenin en zayıf kişisine musallat olduğu fikri. Sanırım bu ait olduğu kabilenin inancı. Yaşanmamış yas komplike yastır ve gelecek nesillere aktarılır, bu bildiğimiz güncel bir bilgi ama yazar bilime de günümüz insanına da çok güzel laflar söylemiş :) Burada kavrayışımın üstünde bişey var herhalde deyip susuyorum :) Keyifli okumalar.
Yağmura Kavuşan Toprağın Kokusu
Yağmura Kavuşan Toprağın KokusuMartin Prechtel · Butik Yayınları · 202040 okunma
Asıl mesele, elbette ki sevdiğiniz şeyi kaybetmek söz konusu olduğunda, yas tutmak zorunda kalmadan önce işe koyulmaktır, böylece dünyanın bazı ayrıntıları hakkında eğitilmiş olursunuz ve o zaman geldiğinde, yasınızı özümlemek için gerekli güzelliği yaratabilirsiniz. Bir çocuğun sonsuz merakı, zekice taze gözleri ve merak duygusuyla dünyayı, onu istila etmeden tanıyın, insanların acılarını onlardan üstün hissetmeden tanıyın. Her şeyin ve herkesin muhteşem yöntemlerini tanıyın, ama her şeyden önce nezaketi ve dünyaya nasıl izin alarak yaklaşılacağını öğrenin. Dünyayı malınız gibi görmeyin, izin için nasıl beklenileceğini ve dünyayı nasıl seveceğinizi öğrenin.
Sayfa 176 - Butik Yayıncılık
Reklam
Yeterince “yaşamadıysak” ve “kaybetmediysek” ya da yaptıysak da kendimizi uyuşturup ondan sakınmayı seçtiysek veya kurban statüsünün tembelce rahatlığının keyfini çıkarmakla meşgulsek övgü sunmamız mümkün değil. Eğer yaşama şeklimiz hayatı yüceltmiyorsa o zaman hayatta sayılmayız. Dünyanın hastalıklarını güya değiştirecek pek çok kişi, tüm hayatlarını yüceltilecek bir deneyim olarak değil, bitmeyen kocaman bir şikâyet olarak yaşarlar. Elbette protestonun da bir zamanı var, buna şüphe olmasın.Ama hayatın gerçekte ne olabileceğini hiç görmediysek o zaman ne için mücadele etmemiz gerektiğini bilemeyiz.
Sayfa 174 - Butik Yayıncılık
Yaşamın bilmecesi şudur: Başlangıçta yeterince “kaybedecek” kadar “yaşamadıysak” o zaman cahil ve duygusuz kalma eğiliminde oluruz ve dünyanın günlük acılarından o kadar uzak yaşarız ki bir başkasının yasının yaşamı, kalp şarkılarının güzelliğiyle ya da sadece hayatı yaşama şekilleriyle yücelttiğini fark etmek için gerekli olan şekilde hissetme ve görme deneyimimiz olmaz. Modern hayatta bize eğer iyi hissetmiyorsak bunun çevremizdeki her şeyin hatası olduğu öğretilir. Ama iyi hissetmek rahatlıkla aynı şey midir? Aşk gerçekten “iyi hissettirir” mi? Gerçek hayatta ne zaman öpüşeceğimizi ve başımızı eğerek bir şeyden sakınacağımızı, daha gelişmiş bir tat, koku ve orada olan her şeyin gerçekliği hissiyle öğreniriz. Dünyanın dansının koreografisi neden kalpsiz bir azınlık eğlensin diye tasarlansın? Her zaman her yerde harika bir şey vardır. Her yeri kişisel bir övgü ve yas devriminin gerçekleşebileceği bir yer yapan şey bizim bakış açımızdır!
Sayfa 174 - Butik Yayıncılık
Kendine acımak daha kolay ve alışılmış bir yoldur. Kendine acımak kayıplarımızın yas aracılığıyla yaşama dönüşmesini engelleyen ve kader oyununda bize dağıttığı kötü karttan ötürü beslediğimiz üstten bakan pasif öfkeyi kendimize karşı yavaşça yanan bir savaşa çeviren bir nevi spiritüel alev geciktiricidir. Bu kendine dönük şiddet, hıncını bizi sevmeye cesaret eden ve mutlu olmamızı isteyen herkesten alır. Tam bir sevgi katilidir. Bir ulusun ya da kabilenin resmi kimlik olarak kurban psikolojisini üzerlerine almaları ve bunu sürdürmeleri düşmanlarına asla sahip olmadıkları bir güç verir ve bizi kayıplarımıza neden olan şeyle müttefik haline getirir: kaybı içeren hayatın daha büyük resmini asla yüceltemediği için donmuş bir toplum. Kaybetme olayını öyle bir şeye çevirmeliyiz ki sadece bizim için değil, insanların geri kalanı için de şifa veren bir şey olsun. En yüce insanlar her zaman böyle yapmışlardır; sıradan insanlar da denemeli. Neler yaşadığımızın farkındaysak ya da neler yaşadığımızı bize gösterebilecek, yardım edebilecek bilinçli biri varsa kayıplarımızla ilgili genel kabul gören boş retorik, ikisi de kutsayıcı olan hem anlatım hem de hayatı ele alış biçimimizde daha spotane yaratıcı bir konuşma sanatına dönüşebilir.
Sayfa 166 - Butik Yayıncılık
Bilim harika bir şey olabilir ama aslına bakarsanız temelde bir ölçme tutkusudur. Bu işlev ile şu işlev arasında karşılaştırmalar kurmak için her şey milyarlarca tasarlanmış şekilde ölçülmelidir. Bu, günümüzün siber-bilgisayar çağında kocaman çok yönlü bir karmaşıklıkla tertiplenebilirken geçmişte olduğu gibi şimdi de herhangi bir şeyin, evrendeki herhangi bir yerde, eskiden olduğu gibi, şimdi olduğu gibi ve gelecekte olabileceği gibi doğal işleyişini tahmin edip grafiklendiriyormuş gibi görünen “eksiksiz modeller” formüle etmek için kullanılır. Yanılsamanın kaynağı, insanların neler bekleyebileceklerini gösteren bir menüyü “bilmenin”, yaşamı daha öngörülebilir hale getireceğine inanmaktır. Böylece “yaşam kalitemizi» iyileştirmek için her arızayı daha başında düşünüp iyileştirir ve Tanrı'nın şans ve kaosa olan sevgisine biraz saygı göstererek uzak geçmişimizdeki gibi yaşamak zorunda kalmaktan vazgeçeriz. Yas hayatımıza geldiğinde, bazen bilim, ölçülen denklem dünyalarının gerçekte ne kadar karmaşık, güzel ve kontrol edilemez olduğunu bize göstererek yaşamaya devam etmemize yardımcı olabilir. Gerçek şu ki başka bir şey istemediğimiz bir yöne hareket etmeden hakikat baskılanamaz veya kontrol edilemez. Hakikat kontrol edilemez, ancak tamamen yaşanabilir veya korku ve başarısızlıktan kaçınılabilir. Hayvanlar, tam anlamıyla yaşamanın ve ölmenin efendileridir.
Sayfa 144 - Butik Yayıncılık
Reklam
İnsan dünyasını döndüren şey sevgi değildir, kesinlikle sınırlı bir yaşam vizyonundan kaynaklanan korkudur.Öte yandan, böylesine sentetik bir korkutuculuğa sahip bir dünyayı yaşanabilir, katlanılır ve ruhen cesur olanlara yuva haline getiren sevgidir.
Sayfa 143 - Butik Yayıncılık
Yas Övgüdür
Bu çok anlaşılabilir bir şey. Yani modern insanlar kötü veya kayıp değiller. Elde edilen tüm o teknolojiler ve sözde gelişmişliğin yarattığı banallik patlamasının içinde sıkışıp kalmaları, insanın sahip olduğu imtiyazlardan en temel olanını kaybetmelerine mal olmuştur: ölülerinin ardından yas tutmak için ağızlarının tadıyla kontrolden çıkabilme sanatı. Yas tutamamak kendi içinde çok berbat bir yas kaynağıdır.
Sayfa 49 - Butik Yayıncılık
Eğer iki genç olarak hem benim hem de “sevgili”nin birbirine eşit derecede âşık olduğu türde karşılıklı aşka düşersek o zaman ikimiz de ötekinin orada gördüğümüzü sandığımız kişi olmasını bekleyecek. “Yansıtma” kelimesini sevmiyorum çünkü Kutsal olanın gücünü alıyor ve onu sözde rasyonel düşüncenin kayalıklarına savuruyor. Ama ikimizin de diğerinde gördüğü, İlahi olanın yürüyen, konuşan insan şeklinde yeryüzündeki yıkıcı, lezzetli, mest edici ve sancılı varlığıdır. Problem şudur ki sıradan bir insan, kadın ya da erkek olarak Kutsal olanı sizin için bir tencerenin suyu taşıdığı gibi “taşıyabilir” ama sizin için Tanrı'yı taşıyan bu kişi Tanrı değildir. “İnsanı” İlahi olanla karıştırmak sadece büyük bir kafa karıştırıcı öfkeye ve aldatılmışlık hissine sebebiyet verir. “Aşkımız gitti” diye ağlamalar olur. Hayır! İlahi olan bir yere gitmedi, sadece özlem dolu kalplerimizin İlahi olanı seyretmesi için onu yeterince uzun süredir taşıyan tencere gitti. Kendimiz gibi bir varlığın Tanrı olmasını beklediğimiz için Kutsal olanın her yerde olduğunu göremeyen, bizim görme yetimizdir. Başka bir çocuğun Tanrı olmasını beklemek fazladır; kimse o kadar yüce olamaz.
Sayfa 30 - Butik Yayıncılık
Gençlikte düşülen kara sevda, ilahi olanı insanla karıştırarak Tanrı 'yı gördüğünüz ve hissettiğiniz anlamına gelir.
Sayfa 29 - Butik Yayıncılık
Normal yas
Bu cesur koca dünyada, engin mavi gökyüzünün altında, etrafta sorun çıkararak ve hatalar yaparak dolaşan yetişkinler olarak rahimdeki bebek halimizden farklı değiliz çünkü o zaman neyi çantada keklik gördüysek şimdi de aynısını yapıyoruz: yani yaşadığımız şu dünyayı tek sanmak ve kendi küçük baloncuğumuzun ötesinde bir şey olmadığına inanmak. Ha, gökyüzümüzün sisinin ötesinde, ölçebilme yeteneğimizden aşkın bir şeylerin kesinlikle süregeldiğini öğretilmiş beyinlerimizde biliyoruz ama spiritüel kabile insanları olmadığımız sürece her gün işlettiğimiz bilinç, gökyüzünü çatı, toprağı zemin, bizi de arasından geçen şey olarak görüyor. Hatta bazı insanlar daha da dar çemberlerde yaşıyor.
Sayfa 17 - Butik Yayıncılık
184 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.