Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İlim, Felsefe ve Din Açısından

Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji)

Hüseyin Aydın

Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji) Gönderileri

Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji) kitaplarını, Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji) sözleri ve alıntılarını, Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji) yazarlarını, Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah, insanın ilk maddesinin toprak olduğunu insanın yaratılışını topraktan başlattığın ifade buyururken, bu yaratma olayını sıradan her insanın kolayca anlayıp tasavvur oluşturabileceği bir seviyede tasvir etmek gayesini gütmüştür. Çünkü burada bence "toprak" kavramı, mecazen kullanılmıştır. Eğer burada evrenin unsurları türünden bir ifade kullanılmış olsaydı, her çağ ve her kültür seviyesindeki insan için bir tasavvur oluşması mümkün olmazdı. Çağımızın bilim ve kültür seviyesi bir yana bırakıp, daha önceki çağları göz önüne getirecek olursak, o dönemler için "evrenin elementleri", "evrenin temel maddeleri" türünden kavramlar, hiçbir şey ifade etmeyecekti. Toprak ya da daha genel anlamda yeryüzü, insan idrakine doğrudan doğruya verilmiştir ve insan, bunların günlük hayattaki önemini her an yaşamaktadır. Toprak ya da yeryüzü ise, evrenin bütün temel maddelerini, şu veya bu oranda, ihtiva etmektedir. Başka bir ifade ile söylersek, onlardan meydana gelmiş durumdadır.
İslam dinini Kur'an'a dayanan ve mantiki temellendirmelerle yüklü olmayarak, sade bir şekilde ortaya konan iman esaslarına göre, "Allah evreni yoktan yaratmıştır." der. Sade bir mü'min, Tanrı'ya yönelip O'na yakarışında "Ey alemlerin yoktan var eden Ulu Allah'ım!" diye hitap ederek başlar. Fakat Kur'an-ı Kerim'de "yok" yada "yoktan yaratma" kavramları doğrudan geçmemektedir; ama Allah'ın varlığı herhangi bir şeyden yarattığına dair de bir beyan yoktur. Ancak Allah'ın fiilleri olarak kabul edilip yorumlanan "halk", "ibda", "inşa"," ihdas", "fatr", "icad"... gibi kavramların sözlük anlamlarının tahlili ile "yoktan yaratma" inancı, İslam dininde bir iman esası olarak ortaya çıkmaktadır.
Reklam
191 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Din felsefesi okumalarıma başka bir kitapla devam ediyorum. Şahsıma hediye edilen bu kitap, diğer yaratılış kitaplarının aksine bünyesinde farklı tezleri savunması nedeniyle okuyucusunu epey şaşırtıyor. Kitabımız üç bölümden oluşuyor: Evrenin Yaratılışı, Canlılığın Yaratılışı ve Gayelilik (Teleoloji). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları'nda böyle bir eserin basılmasına gerçekten şaşırdım. Çünkü geleneksel din algısındaki yaratılış meselesine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışmış. Ayrıca diğer din felsefesi kitaplarının aksine akıcı ve anlaşılır olması da, şimdiye kadar felsefeyle yıldızı barışmamış okuyucuları bile felsefeye yaklaştıracağını düşünüyorum.
Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji)
Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji)Hüseyin Aydın · Diyanet İşleri Bakanlığı · 201263 okunma
191 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
48 günde okudu
guzel bilgi yüklü bir kitaptı yaratılışın dinlerdeki yerini kısaca değinmiş özet şeklinde evrim ve big bang teorisini de es geçmemiş bizim dınımızdeki yerini de kuan ayetleriyle desteklemiş, son olarak da nedensellik gayeliliik DNA ve su üzerine Tanrının mucizeleri üzerine durmuş, insanın evrimini hayat gayesini anlatıyor bir nevi teoloji ile felsefeyi birleştirmeliyiz , bunların bir bütün olduğunu......
Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji)
Yaratılış ve Gayelilik (Teleoloji)Hüseyin Aydın · Diyanet İşleri Bakanlığı · 201263 okunma
"Eski Türklerin de kendilerine has yaratılış efsaneleri vardır. Türklerin evrenin meydana gelişine dair yaratılış efsaneleri, Altay ve Yakut Türklerine ait efsanelerden bazı değişik unsurlar ihtiva ediyorsa da, genel hatları ile aynıdır. Türk yaratılış efsanesi, başka din, yabancı efsane ve kültürlerin tesiri altında kalmıştır. Bununla beraber Türk yaratılış efsanesinin, günümüz semavi dinlerinin getirmiş olduğu yaratılış inancı ile büyük ölçüde bir benzerliği vardır..."
Sayfa 33 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 8. Baskı. 2020 - AnkaraKitabı okuyor
"Evrenin başlangıç (menşe) ve sonu (münteha) ile ilgili sorunların insanın kaderi ve daha üst düzeydeki vazifeleri ve sorumluluğunun açıklanmasında, Kur'an-ı Kerim'i bilgi kaynağı olarak görmek ve onun bazı ayetlerini referans olarak almak, bilimsellik içinde kalma niyet ve tavrımızı asla haleldar etmez..."
Sayfa 18 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 8. Baskı. 2020 - AnkaraKitabı okuyor
Reklam
Şimdi, geçmişin anahtarı
Alem müddetinin vücuda çıkmış olan sayılı cüzlerinin mutlaka başlangıcı bulunduğu sonucuna ulaşıyorsak da deliller, kıyaslar, ya da benzeri şeylerle alemin yaratılış tarihini elde etmek için, zamanın cüzlerinin miktarını tayin edemeyiz... Zamanın başlangıcı ve dünyanın yaratılışı, başlangıç tarihi olarak tahmin ettiğimiz müddetten az bir müddet önce olabileceği gibi... milyonlarca sene önce de olabilir..
Bîrûnî'denKitabı okudu
İnsanoğlu hiçbir şeyi anlamsız ve yorumsuz bırakmaz. Anlamsız ve izahsız kalan bir şey onu amansız bir şekilde tedirgin eder.
Felsefeye dönüş yapılmıştır
Yunan düşüncesi her döneminde daima meydana gelmemiş ve yok olmayacak bir ilk maddeyi, temel maddeyi düşünmüş ve kabul etmiştir. İlk maddenin ne olduğu konusunda Yunan Efsane döneminde "okyanus" kavramı ile karşılaşıyoruz.
İnsanın asıl büyüklüğü, kendi varlık bütünlüğünden kaynaklanan Allah-insan ilişkisinde gerçekleşir, şeref ve haysiyeti de bu ilişkide anlam kazanır ve artar. Bu ilişkinin şuuru içinde ölüm karşısındaki endişe ve ürperti tatlı ve huzurlu bir yaşayışa dönüşür. Böyle bir yaşayışın insanın değerini nasıl yücelttiğini bir filozof olarak Kant, felsefe dili ile ve biraz örtük bir biçimde SALT AKLIN ELEŞTİRİSİ adlı kitabında şöyle dile getiriyor: İki şey var ki onlar üzerinde ne kadar sık ve çok durup düşünülürse insanın gönlünü artan bir hayranlık ve saygı doldurur, bu iki şey, üstümdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak kanunudur.
Reklam
Okyanus, Yunan düşünce efsanesinde Tanrıların ve insanların anasıdır. Su’yun ilk madde, ana madde oluşu sadece Yunan efsanesinde değil, Hinduizm’in Vedalarında ve eski Türk efsanelerinde de görülür.
Sayfa 55
İnsanoğlu hiçbir şeyi anlamsız ve yorumsuz bırakmaz. Anlamsız ve izahsız kalan bir şey onu amansız bir şekilde tedirgin eder. Öbür taraftan insan, diğer canlılar gibi çevresi içine sıkışmış, sınırlı bir varlık değil, çevresi değil dünyası olan, evrene açık olan bir varlıktır.
Sayfa 42
Finstein “ilim, evrenin sürekli değişen bir tasvirini yapar.” der.
Sayfa 19
Dolayısıyla bilim, özellikle tabiat bilimleri tarafsızdır ve laiktir.
Sayfa 16
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.