Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kurtuluş Çareleri

Yaşadığımız Sefalet

André Gorz

Yaşadığımız Sefalet Gönderileri

Yaşadığımız Sefalet kitaplarını, Yaşadığımız Sefalet sözleri ve alıntılarını, Yaşadığımız Sefalet yazarlarını, Yaşadığımız Sefalet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
212 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkiye'de sosyolojik ve iktisadi krizlerin Avrupa'ya göre nasıl da gecikmeli yansıdığını yurt dışındaki sosyologları okuyunca daha iyi anlıyoruz. "Yaşadığımız Sefalet" milenyuma girilirken yazılmış, gerek yaptığı tespitler, gerekse geleceğe dair tasavvurlarının gerçekleştiğini görmek bizlere nasip oldu. Son zamanlarda benim gibi beyaz yakalıların bu hayat böyle gitmez ya dediğini çokça duyuyorum. Herkes artık borsa'da kısa yoldan zengin olmanın peşinde. Alın teriyle ve düzenli bir işle hayalleri gerçekleştirmeyi bırakın peşinden koşmak bile hayal oldu. Ekonomik büyüme, teknolojik gelişme, insan ömrünün uzaması, verimlilik artışına rağmen Marx'n bahsettiği boş zamanı ve entelektüel gelişimi henüz elde edemedik. Hatta daha da kötüsü tüm bu yaşanan gelişmelere rağmen insanoğlu artık en temel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak zorunda. Çalışma hayatının çok küçük bir azınlığı yaratıcılığa sahip iken, geriye kalan tüm insanlar monotonlaşmış, robotlaşmış durumda iken çalışmanın ve yaşamın felsefi anlamını yitirmiş durumda. İşsizlik, göç, küresel ısınma, kıtlık gibi çözülemeyen ve önümüzdeki süreçte de çözülmesi gittikçe zorlaşacak olan sorunlarla karşı karşıyayız. Günün sonunda aslında 21. yüzyılda sıkça konuşulan ve daha da konuşacağımız bir kavramla yüzleşiyoruz. "Temel Gelir" veya diğer adıyla "Vatandaşlık Geliri"... İnsanların çalışmadan bağımsız olarak en temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir temel gelire sahip olması önümüzdeki yıllarda ciddi olarak ilgileneceğimiz konuların başında geliyor.
Yaşadığımız Sefalet
Yaşadığımız SefaletAndré Gorz · Ayrıntı Yayınları · 200621 okunma
- Lise diploması olmayan gençlere kala kala bir zanaat öğrenmek mi kalıyor? - Zanaatçılarda da ilke olarak en iyiler kabul ediliyor. Endüstri bir yaş kesiminin kaymak tabakasını aldıktan sonra, zanaatçılar da kalanların en iyisini seçiyor. Bakiye en kötülerin hesabına yazılıyor. Herkes için yeterince iş olmadığında ne yapılabilir? Aslında, gençlerin profesyonel yaşamlarının başlangıcında haftada 40 ya da 50 saat çalışabilmesi gerekir.
Sayfa 71 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Reklam
Fordist büyümenin sona ermesi, şirketlere durgunluktan kurtulmayı denemek için iki seçenek bırakıyordu: İlki, ek piyasa paylarının ele geçirilmesi. İkincisi ise, şirketlerin ürettikleri ürünlerin hızlandırılmış bir şekilde eskimesi. Ekonomik açıdan büyüme, niceliksel ve maddi olandan "niteliksel" ve "maddi olmayana" dönüşmeliydi. Ürünler kendilerini "imgeleriyle", yenilikleriyle ve sembolik değerleriyle dayatmalıydı.
Sayfa 46 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Bilinmesi gereken başka bir şey, ulus aşırı şirketlerin yatırımlarının bu ülkelerde genel olarak iş yaratmaktan daha çok işsizlik yarattığı ve her halükarda bu şirketlerin aşırı kitlesel yoksulluğu hiç de azaltmadığıdır.
Sayfa 43 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Dünya nüfusun beşte birine sahip olan Çin'in kişi başına yalnızca 85 metrekarelik işlenebilir toprağı olduğunu da bilmek gerekir; 1955 yılından bu yana, işlenebilir toprakların %40'ı zaten yol edildi; bunlardan %5'i erozyon ve çölleşme nedeniyle %35'i ise kentleşme ve endüstrileşmeyle yol oldu. Dünyanın en kirli on kentinden beşinin Çin'de bulunduğunu bilmek gerek; ayrıca Çin dramatik bir su kıtlığı çekiyor; akarsuların yarısı endüstriyel atıklarla kısırlaştırıldı ve bu akarsularda artık balık yaşamıyor; Pekin'de içme suyunun fiyatı sütten daha pahalı; "oksijen dükkanları" tüketicilere temiz hava satıyor.
Sayfa 42 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Artık, Batı'nın ve Japonya'nın gelişmesini sağlamış endüstrileşme modeli mevcut değil. Kırsal kitlelerin kentleşmesine ve ücretli işçilere dönüşmesine olanak tanımış olan endüstrileşme tipi artık ortalarda görünmüyor. Söz konusu endüstrileşme "piyasa komünizmi"nin gelişmesinden önce yaşamboyu istihdam edilen 110 milyon ücretli işçiyi yaşatan, onlara "demirden pirinç kaselerini", yani beslenme, lojman ve hizmetlerden ibaret yaşam için gerekli mimimumu garanti eden geleneksel endüstrinin artık zamanının geçtiği ve rekabeti sürdüremediği Çin'de bile yok oluyor.
Sayfa 41 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Reklam
Eğer sosyal sigorta sistemleri artık finanse edilemez hale gelmişse, bu ne kaynak yetmezliğinden ne de kaynakların öncelikli olarak üretkenlik yatırımlarına tahsis edilmesi gerektiğindendir. Eğer sosyal sigorta sistemleri finanse edilemiyorsa, bu brüt ulusal üretimden giderek artan bir payın sermayeye yapılan ödemeye tahsis edilmesinden ve emeğin karşılığının ödenmesi için ayrılan payın sürekli azalmasındandır.
Sayfa 36 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Ulusaşırı firmalar elde ettikleri kârlarla ne yaptılar? Bu firmaların yatırım oranları gerçekten 60'lı ve 70'li yıllarda yaptıkları yatırım oranlarıyla kıyaslandığında azaldı. Buna karşın fazlasıyla, hissedarlara yapılan ödemeler ve yöneticilerin, CEO'ların ücretleridir.
Sayfa 32 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Küreselleşme ve tüm ülkelerin piyasalarında rekabetin yoğunlaşması her isteneni meşrulaştırmaya hizmet ediyor: Reel ücretlerin düşürülmesi, sosyal güvencelerin yok edilmesi, işsizliğin artması, tüm işlerin istikrarsızlaştırılması, çalışma koşullarının kötüleşmesi vb. Tüm bunların kaçınılmaz ve zorunlu olduğu söyleniyor. Neden? Çünkü, şirketlerin rekabet kapasitesi üretken yatırımlarına bağlıdır.
Sayfa 30 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Her alana müdahale eden, her alanda düzenlemeler yapan, koruyan ve arabuluculuk yapan devlet kendisini sivil toplum kesimlerinin tamamının yerine ikame etmiş, sivil toplumu kendi içinde eritmişti: Devlet toplumun ön saflarına yerleşmişti.
Sayfa 22 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Reklam
Para, ekonomiyi kemiren bir parazite, sermaye ise toplumu yağma eden bir leş kargasına dönüştü.
Sayfa 15 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Sermayenin tarihte hiç görülmemiş bir miktarı tarihte hiç görülmemiş oranda yüksek kâr oranları elde etti. Bu sermayeler giderek daha az emek kullanarak, daha az ücret ödeyerek, elde edilen kârlar için daha az vergi ödeyerek (hatta hiç vergi ödemeyerek) ve dolayısıyla üretimin neden olduğu toplumsal ve çevresel harcamaları, üretimin ihtiyaç duyduğu altyapı harcamalarını karşılamaya son vererek artan miktarlarda zenginlik ürettirmeyi başardı.
Sayfa 15 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Yurttaşlar, yönetilenlere dönüşmüştü.
Sayfa 14 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
Çalışmayı tamamıyla ortadan kaldıran yeni bir sistem ortaya çıktı. Bu sistem, yok ettiği çalışmaya sahip olmak için herkesi birbiriyle mücadele etmeye zorlayarak, en berbat tahakküm, kölelik ve sömürü biçimlerini yeniden canlandırıyor.
Sayfa 10 - Ayrıntı Yayınevi, çev. Nilgün TutalKitabı okudu
212 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
90’lı yılların fransasını, dünyanın sosyopolitik ve ekonomik yapısınu bilmek, kitaptaki çoğu göndermeyi ve üstü kapalı söylenen olayları anlamak için gerekli olabilir. Şahsen dikkatle okumama rağmen çoğu ifadede anlatılmak isteneni anlamadım, yazarın olay kurgusu üzerinden verdiği çoğu varsayım marxvari görüşlere dayanıyor. Genel olarak çalışma, çalışmanın gerekliliği ve boş zaman perspektifi dahilinde verdiği bazı örnekler hoşuma gitti.
Yaşadığımız Sefalet
Yaşadığımız SefaletAndré Gorz · Ayrıntı Yayınları · 200621 okunma
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.