Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer kitaplarını, Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer sözleri ve alıntılarını, Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer yazarlarını, Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yıkım edebiyatının mihenk taşlarından Böll'ün bu öykü kitabında, siperlerden yıkıntılar altındaki kentlerde işsizlikle yaşam mücadelesi veren insanlara kadar, savaşın insan psikolojisi üzerinde yarattığı tahribatı iliklerinize kadar hissettiren kısa hikayeler mevcut. Yer yer tekrara düşse de, diğerlerinin arasından sıyrılan "Ağaçlıklı Yolda Yeniden Buluşma", "Köprüde", "Bıçaklı Adam" ve distopik öykünün nadide örneklerinden biri olan "Benim Kederli Yüzüm" kitabın kapağını kapatmanızla birlikte aklınıza çoktan kazınmış oluyor. Basımı tükenmiş bu kitabı yeni okurlara da kazandırmak üzere Can Yayınları'nın yeniden baskı yapmasını temenni ediyorum.
Kitap yirmi beş kısa hikâye ile birbirini takip eden konulardan oluşuyor.Her hikâye bir enkazı aktarıyor; şehrin, insan psikolojisinin, değerlerin, var olan her şeyin vs yıkımı.Yani savaşın en acı sonuçlarını yansıtıyor.
Genel olarak savaşı sorgulayan hikâyeler, savaşın içinde yer alan insanların savaş sonrası psikolojilerine iniyor.
Savaşa zorla giden, savaşın anlamsızlığını yaşayan ,hisseden insanların savaştan etkilenen hayatlarını cephe dışında ,savaş alanı dışında kalan ortamlarda işliyor.Bu ayrıntı çok hoşuma gitti. Savaşı , savaş sonrasından okuyoruz.Savaşı ,savaşın izlerini ,savaştaki insan psikolojisini trenlerden, hastanelerden, viran şehirlerden yansıtıyor.
Yazarın bile isteye seçtiği bir üslup var ; uzak, sert , soğuk bir anlatım. Bu seçimle biz okurlar o enkazları çok daha net hissediyoruz, görüyoruz .
DİPÇE :
" Yolcu, Sparta'ya varırsan eğer, oradakilere şunu söyle:
Kanunun emrettiği gibi burada yatan bizleri gördün. "
Bu beyit yurdunu savunan, ölmüş erlerin ruhunu yüceltmek için Spartalıların bir dikili taşın üzerine yazdırdıkları ünlü beyittir.
Anlatıcının savaştan evvel; öğrenciyken tahtaya sığdıramadığı için azar işitmesine neden olan bu söz; bir belleği, hatırayı ve bütünlüğü imgelerken, beyitin muhtevasına pek de yakın durmaz. Tam tersi savaşa gönülsüzce katılan gençlerin, neyin uğruna kaybettiklerini bilmedikleri uzuvlarına ve tamamen yiten yaşamlarına bir ağıt görünümündedir artık.
Böll'ün romanlarında gördüğümüz büyük savaşın yıktığı, yok saydığı küçük adamların dünyası, hikayelerinde de aynı yalınlıkla ifade ediliyor.
Savaşın küçük adama çizdiği kader, günlük yaşamlarında nefret ve yoklukla büyüyor.
Yıkıntı edebiyatın önemli isimlerinden Böll, hikayelerinin özüne yaralı dünyaları sığdırmış.