Kitapta yer alan hikâyeler: Gayet Büyük Bir Adam, İnat, Sivrisinek, Boykotaj düşmanı, Mahcupluk İmtihanı, Yüz Akı, Nokta, Busenin Şekl-i İptidaisi, Kumrular, İki Mebus, Yeni Bir Hediye, Beşeriyet ve Köpek, Bir Vasiyetname, Aşk Dalgası, Muhteri, Ruzname (Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
175 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Temmuz 1988
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

175 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Yüz Akı, usta yazar Ömer Seyfettin'in taşra hayatıyla ilgili kaleme aldığı öykülerinden oluşan eseridir. Yüz Akı adlı öyküde, Mehmet Efendi adlı mal mülk sahibi birinin insanlardan hep ihanet görmesi ve bunun sonucunda kimseye güvenememesi anlatılmaktadır. Ömer Seyfettin taşra insanının karakteristik özelliklerini gerçekçi bir anlatımla ve şaşırtıcı bir sonla bize aktardığından okunmaya değer bir eser olarak görülmelidir...
Yüz Akı
Yüz AkıÖmer Seyfettin · Erdem Yayınları · 2010344 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Ne iş yaparsanız, kimin için çalışırsanız, hangi şerait üzere olursanız her daim alnınız açık ve yüzünüz ak olsun vesselam diye özetlenebilir bir kıssa.
Yüz Akı
Yüz AkıÖmer Seyfettin · Akçağ Yayınları · 2020344 okunma
175 syf.
10/10 puan verdi
Ömer Seyfettin'nin öykülerinde beni ençok güldüren öykü bu olsa gerek. Dürüst insanların olduğuna artık itimatı kalmayan bir mal sahibi ve çoban arasıdna geçen trajik ama eğlenceli komik bir öykü...
Yüz Akı
Yüz AkıÖmer Seyfettin · Erdem Yayınları · 2010344 okunma
·
Puan vermedi
Mehmet Efendi belirli bir mal varlığı olan birisidir. Kendi malını şimdiye kadar kime emanet bırakmışsa herkes ona hıyanet etmiş ya malını çalmış ya çar çur etmiş onu hep dolandırmıştır. Bu yaşadıklarından dolayı Mehmet Efendi kimseye güvenmemektedir hatta bin beş yüz adet koyunu olduğu onlardan sadece elli adet kalmıştır. Bir gün en yakın arkadaşı Müftü Efendi ile dertleşirken başına gelenleri anlatıp kimseye güvenin kalmadığını malını mülkünü emanet edecek bir adam bile bulamadığını, milletin üç kağıtçı düzenbaz olduğunu söylemiştir. Müftü efendi ise tanıdığı bir çobanın olduğu bu kişinin beş vakit namazında yalan söylemek nedir bilmeyen son derece güvenilir bir insan olduğunu söylemiş, anlattıkları Mehmet beyi baya etkiler ve adama ufakta olsa bir sempatisi oluşur bunun üzerine geriye kalan elli adet koyunun ona emanet etmek ister eğer çok doğru dürüst birisi ise tüm malını mülkünü de emanet edecektir.
Yüz Akı
Yüz AkıÖmer Seyfettin · Erdem Yayınları · 2010344 okunma

Yazar Hakkında

Ömer Seyfettin
Ömer SeyfettinYazar · 178 kitap
Ömer Seyfettin (d. 11 Mart 1884 Gönen Balıkesir, – ö. 6 Mart 1920 İstanbul), Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Asker, şair ve güçlü bir edebi yeteneği olan bir öğretmendir. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne pek çok sayıda eser sığdırmıştır. 1884 yılında Gönen'de (Balıkesir) doğdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Beyle, Fatma Hanımın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Beyin görevinin nakli dolayısıyla Gönen'den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi. Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanîye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesine kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsine devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu. Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordunun İzmir Redif Tümenine bağlı Kuşadası Redif Taburuna tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okuluna öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçüden ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı. Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Orduda görevlendirildi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncunun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemlere çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı. Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşının başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatmasında esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdunda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı. Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşanın organize ettiği Babıali Baskınına katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisinde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü. 1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Beyin kızı Calibe Hanımla evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü. 1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikâye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü. Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Martta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığına defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Mezarlığına nakledildi. En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikâyeler günümüzde de okunmaktadır. Detaylı bilgi ve kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Ömer_Seyf...
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.