Hızlı bir şekilde okunabilecek güzel kitap. Okurken içinde hem kayboldum hemde kitabı elimden bırakmadan bir solukta okudum. Ruhunuza işleyen manalı sözleri, kendi hayatınızdan küçük noktalar, içinde birkaç şiir olan ve hoş resimlerle ve sözlerle süslenmiş bu kitabı bir panda sever olarak okumanızı tavsiye ederim ve son sözümü kitabın son cümleleri ile bitirmek isterim...
***
hikayenin sonu.
Bir gün, beni tanımayanların çok uzağına gideceğim. Onları beni tanıma zahmetinden artık kurtarmış olmak, bana yetecek kadar bir mutluluk olacak. Onların mutluluğu beni unutmak olacak.
Onlar unutacak, ben hatırlamayacağım.
Mutlu son.
***
İnsanoğlu ne garip varlıktı. Dayamamam dedikleri acılarla ayakta kalıyor, yaşayamam dedikleri tüm o anılarla yaşamasını keşfediyordu. Hiç dinmez dediği acıları, en yakın arkadaşı oluyordu.
Sözüm yok kimseye, muhatap benim.
Kurduğum hayalleri yıktılar seyrettim, hep konuştular dinledim, hiç emek vermediler seyrettim.
Sustum, kabul ettim, bekledim.
Kitap ilk olarak isminin değişik olması ve bilim ile ilgili farklı bir roman olmasıyla ilgimi çekti. Bilim kitaplarını çok okuyan biri değilim ama bu kitabın anlatımı ve roman biçimde yazılmış olması ayrı bir güzellikte... Kitabı okurken hem farklı bilgiler öğrendim hemde sayfalarını okurken içinde kayboldum. Her satırda bir sonraki olay için daha da meraklandım ve şimdi ikinci kitabı olan
Arachnoid Mater kitabını okumak için sabırsızlanıyorum. İçinizde kitabı inceleyen ve çok uzun diye düşünüp rafa geri koyanlar varsa size sesleniyorum. Hiç durmasın hemen kitabı bulduğunuz ilk yerde alıp okumak için başlasın. Pişman olmayacaksınız... :)
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914,5bin okunma
"İnsan neden ölüyor ki?"
"Neden doğuyorsa onun için. İnsan doğarken ölüyor evlat. İnsan bu âleme bilmek için geliyor, bilirse zaten dünya kıymetsiz kalıyor gözünde. Lakin bilmezse ölünce biliyor ama bilmek acı veriyor."
"Ama bilen de ölüyor, bilmeyen de ölüyor."
"Doğru. Aklına düşünürsen tam da bunu hakikat zannedersin. Lakin gönlünle düşünürsen bilirsin ki bazıları ölmüyor yalnızca bu noktada birkaç vakit kalıp vatana geri dönüyor."
"Vatan?"
"İnsanın sevdiği neredeyse orasıdır."
...
"Gönlünde kim varsa onu götürürsün."
Yaşamak, kara bir kuyuda olmak gibi. Allah bir mum verir insanın eline bu kara kuyuda önünü görsün diye. O mum gö nüldür ve ateşle değil de aşkla yanar. Bilmeyen insan karanlık ta tüketir ömrünü. O mumu yakamayana dünya zindan olur. Lakin fark edemez o. O denli alışmıştır ki karanlığa görmese de gördüm sanır. Ölmese de öldüm sanır. Lakin ölüm o kuyudan çıkmaktır işte. Karanlıkta kalan kuyudan çıkmayı ölüm zanneder de çıkmak istemez, ölmek istemez, bilmek istemez. İnsan kara bir kuyudan aydınlığa çıkacağım diye neden korksun ki?
Fatih Duman 'ın kaleminden okuduğum ikinci kitap ve yine çok harikaydı. Herkese tavsiye ederim. İki süt kardeşin yaşam serüvenini anlatan bir eser. Biri Allah yolunda cihad eden bir sultanken, diğeri kendini Allah'a adamış ve dünyanın geçici ve aşkın sadece Allah'a olduğunu anlatıyor.
Ve bir çoğumuz yaşadıklarımıza tesadüf deriz ama tesadüf diye bir şey yoktur. Hayatımız tevafuklardan ibarettir. Ve bu tevafuklar Allah'tan gelen en güzel yol göstericilerdir.
Başka bir detay da söylemem gerekirse ölüm onun adı. Her insan, her nefis ölümü tadacak. Bunu birçok kez unutuyoruz ama hatırlamak gerekiyor. Ve hatırladığımız an korkuyoruz ölümden. Peki ya neden? Kendinize sordunuz mu hiç. Tek sebebi eksiklik. Dünyaya geliş amacımızı unutmak. Bilsek amacımızı belki de ölüm bize cennet olacak.
Ve içtenlikle söylenen o "Hû" kelimesinin etkisi...
Ve şu sözlerle sonlandırmak istiyorum:
"Ölümsüz bir aşk mı istiyorsun o vakit ölümsüz olan bir sevgiliye âşık ol."
"Âşıklar ölmez..."
"Ölenler yok mu oluyor sanıyorsun kâri? Ya ölmeyen ölüler de varsa?"
...Kızın ruhu az önce yanan binada yaşamını yitirmişti ve geriye kalan bedene uzaktan son bir kez ölen ruhuna bakıyordu...
Bu cümlelerle biten ve üçüncü kitabı olan
Dura Mater 'i okumak için sabırsızlanıyorum. İnsanı içindeki bilgiler ile aydınlatan, sıkıcı bir dil anlatımı olmadan olaylar içinde kaybeden bir etkisi var. Ve bence bölümlerin kısa olması da insanı okuma yönünde daha da heyecanlandırıyor. Sizde Pia'nın hayatı ile ilgili gerçekleri öğrenmek istiyorsanız bu kitabın serisine bir an önce başlayın. Çünkü olaylar çok akıcı ve kitabın sonu da dahil baştan sonra her bir detay olacaklar konusunda son derece merak uyandırıcı... Kitap nöro-roman diye bakıp geçmeyin. Romanın içinde Pia ile sizde ordan oraya savrulup, tüm gizemli gerçeklere tanık olmqya var mısınız?
Nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılırsa görülür ki; ruhun manen terakkisini, vicdanın tekâmülünü, akıl ve fikrin inkişaf ve terakkisini telkîh eden yani aşılayan, şeriatlardır; vücud veren, tekliftir; hayat veren, peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden, dinlerdir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı ve insandaki bu kadar kemalât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene tamamen yok olurlardı.
İşarat-ül İ'caz - 164
Şu dünyevî istikbal, ona nisbeten bir katre serab hükmündedir. Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki; bütün saadet-i dünyeviye ona nisbeten bir berk-i zâilin (geçici şimşek), bir şems-i sermede (ebedi güneş) nisbeti gibidir.