Savaş insanların başına olmayacak şeyler getiriyordu. Ve asıl sıra dışı olan şey onun insanları nasıl öldürdüğünden çok, onları bazen nasıl öldürmediğiydi.
Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var ,dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin
Yaşamaktan bezdim ,ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek ,dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar ?dedim;
Kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca ,dedi.
Hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.
Dünya padişahın, kayserin, hakanın olsun;
Cehennem kötünün, cennet iyinin olsun;
Tesbih meleklerin olsun, temizlik Rızvan' ın:
Sevgili bizim olsun, canı canımız olsun.
Kollarımın uzunluğunu bilmem.
Boşluğu sara sara boşluk oldular.
Ne kadar hacmi varsa varlığımın yeryüzünde
Ederi yontulan bir ağacın kolları kadar.
Beni bir abanoz ağacından yonttular.
Krallara asa iken
Kadehlerin zehrini aldığıma inandılar.
Göklere çıkardılar...
Göklerin de göklerine çıkardılar.
İyi cila tutardım
Parıldayan ne varsa adımın yanına koydular.
Göklere cila sürdüm
Gökkuşağına isim verdim.
Renklerime doydular.
Yedi ayrı rengi yedi defa kustum.
Yedi ayrı iklime yedi kat gök oldum.
Kollarımın uzunluğunu bilmem.
Boşluğu sara sara boşluk oldular.
Beni bir abanoz ağacından yonttular.
İçimi ortadan ikiye
Beni ise renklerimden kırdılar.
İçimi gördüler.
Öz siyahıma dokundular.
Oysa saklamak için çok uğraşmıştım.
Rigor MORTİS