Merhaba Değerli Okurlar
Patrick Suskind 18.Yüzyılda Fransa'sında geçen hikayesinde bizleri; Paris'te doğan Greenoullie'nin yaşamında bizleri uzun ve bir o kadar sıradışı bir yolculuğa çıkarıyor. Neden mi sıradışı? Greenoullie yaşayan tüm bebeklerden, çocuklardan, insanlardan farklı çünkü. Onu farklı kılan özelliği ise kokmuyor olması. Her canlının bir kokusu var ama Greenoullie'nin yok. Farklı bir olağanüstü özelliği ise yeryüzündeki en hassas buruna sahip olması. Dünyayı gözleriyle değil burnuyla daha iyi algılayabilen birinin hikayesini okuyoruz. Kilometrelerce öteden insan kokusunu alabilen, bir şehirde gezerken rüzgarın bize hangi kokuları getirdiğini tek tek sayabilecek kadar hassas bir burun... Tabi bu özelliği insanlar tarafından bilinmiyor. Henüz bebekken farklı farklı dadılara veriliyor ve ona bakan tüm dadılar Greenoullie'nin kokmuyor olmasından ürküyorlar ve bakmak istemiyorlar. Greenoullie ordan oraya sürükleniyor ve ileride onu büyük sürprizler bekliyor. Olağanüstü yeteneklerini keşfederek, olağanüstü işler yapmaya başlıyor. Sıradışı, etkileyici, öğretici bir konu ve anlatıma sahip kitabımızın sonu da bütünü gibi olağanüstü bir şekilde noktalanıyor. Gerçekten çok farklı bir konuyu başarılı bir şekilde ele almış Patrick Suskind.
Bu zamana dek neden okumamışım sorusunu sorduran, kokulara olan bakışımı değiştiren, kesinlikle okumanız gereken bir bu başyapıtı hepimize tavsiye ederek huzurlu okumalar diliyorum.
Yeni gönderilerde tekrar görüşmek umuduyla
Sevgiyle kalın