Kaybettikten sonra bulduğumuz şey? Nedir o, bil? Nedir o, bil?
"Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor."
"Ölüm var arkadaş, ölüm. Şu köşkün sahibi de ölecek. Şu horoz da."
Önce kafasını gösterdi:
— Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi.
Sonra kalbini gösterdi:
— Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.
— Öyle bir şey; uzatma canım. Neye soruyorsun bu kadar ne iş yaptığımı?
— Okumuş yazmışa benzersin de...
— Ne olacak okumuş yazmışa benzersem?...
— Okumuş yazmış adam öğüt vermez de, dedi.
— Ya ne yapar? dedim.
— Adamı anlar, dedi, ne yapacak.
''Sanki ben her akşam onunlaymışım gibi, bir yalnızlık duyuyorum...''
"Kuşlar kötü şeyler anlatır mı hiç?"
Düşünür dururum. Şu dünyaya ne ettim? Şu dünyada ne gördüm? Neye geldim? Neden gidiyorum? Ne yaptım?
Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan; böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin!... Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları...