Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizans:Yaşayan Fosil
Batı Avrupa’da Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, aslında imparatorluğun sonu değildi. Kendilerini Romalı olarak tanımlayan imparatorlar, Konstantinopolis (günümüzdeki İstanbul) şehrinde, Gotların Roma’yı yağmalamalarından sonra, daha 1.000 yıl hüküm sürdüler. Bu imparatorluk bugün genellikle Bizans diye anılır; ama imparatorlar ve onların uyrukları, dilleri Yunanca olsa da, kendilerini Romalı sayıyorlardı. Bu 1.000 yılın büyük kısmı boyunca Konstantinopolis’in –lüks imparatorluk sarayları, kütüphaneleri ve hamamları, Yunan ve Roma antikitesini bilen bilginleri, 300 kilisesi ve muhteşem Aya Sofya katedraliyle– görkemi, Avrupa’nın geri kalan kısmının Hristiyan ülkelerinde egemen olan yoksulluk, cehalet, hurafeler ve sonu gelmeyen savaşlar karşısında bir kültür tabyası gibi göze batıyordu. Avrupa’nın yeniden canlanmaya başladığı 12. yüzyılda bile Konstantinopolis’in nüfusu Londra, Paris ve Roma’nın nüfuslarının toplamından daha fazlaydı. Şehir, ‘Bağdat, Kahire ve Kordoba’nın her biri Konstantinopolis’ten daha büyük ve daha kalabalık’ komşu Müslüman ülkelerinin elitlerini büyülüyordu.
Başlangıçta Bağdat sarayın ve caminin çevresinde, aralarında evlerin bulunduğu bir dizi duva­rıyla daire şeklinde bir kasaba olarak düzenlenmişti. Zenginliğini kısmen sarayın varlığından alarak nüfusu çığ gibi büyüdü ve dış mahalleler merkezden dışa doğru yayıldı. Zirvesinde olduğu dönemde Konstantinopolis'ten 5 misli büyük bir alanı kaplıyordu ve nüfusu 900.000 kadardı.
Reklam
Avrupa'da en azından 12. yüzyıla dek bütün gelişmiş top­lumların ve imparatorlukların merkezi Akdeniz'di ve bölgedeki kent­lerin büyüklüğü de bu gerçeği yansıtıyor. Konstantinopolis açık ara farkla bölgedeki en büyük kentti (en iyi döneminde 400.000 nüfus) ama Islam dünyasının batı Akdeniz'deki başkenti olan Kurtuba'nın nüfusu da tahminen
Veba
MÖ 200-MS 200 arasında Avrasya dünyasının ilişkilenmesi sadece MS 200-600 krizi boyunca kaybolmayan (birçok bakımdan yoğunlaşmışlardı)ticari ve kültürel bağlantıları yerleştirmekle kalmadı, bir başka dramatik etkisi de oldu: hastalıkların yayılması. Bu dönemde Avrasya'yı etkileyen temel sorunların ve iç yıkımların ba­zılarını açıklamaya yarayan
Roma İmparatorluğu'nun ilk gerçek vârisi olan Osmanlı İmparatorluğu, tarihteki en güçlü devletlerden biri oldu. Onaltıncı yüzyıla gelindiğinde nüfusu on iki milyonu bulan, Güneydoğu Avrupa, Batı Asya, Kafkaslar ve Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünü denetimi altına almış çokuluslu bir İmparatorluktu. Osmanlı ordusu Ortaçağ boyunca belki de dünyanın en gelişmiş ordusuydu, misket tüfekleriyle topları ilk kullanan onlardı. Donanması Akdeniz'e egemen olmuştu. Eskiden Roma vilayeti olan İllyria'yı silip süpüren Sultan Süleyman hükümdarlığındaki Osmanlılar Macaristan'ın çoğunu ele geçirmiş, durdurulmadan önce şehrin kapılarına dayanıp Viyana'yı iki kere kuşatmıştı. Oysa Süleyman'ın gözü çok daha fazlasındaydı. Kendini "Roma topraklarının Kayzeri" diye görüp Roma'yı fethetmek suretiyle ile eski Batı İmparatorluğu'nun başkentini, artık halifelik altında doğuyla batının tekrar birleştiği Osmanlı İstanbul'u olan eski Konstantinopolis ile yeniden bir araya getirmenin hayalini kuruyordu. Kimileri onun yeni Büyük Aleksandros olmak istediğini söylemişti.
Sayfa 114 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
MS lOOO'de Dünya Dünya Nüfusu: 265 milyon BÖLGESEL NÜFUSLAR: Hindistan: 80 milyon, Çin: 65 milyon,
Sayfa 321 - ALFA Basım Yayım Dağıtım [ISBN 978-605-106-164-1], 3.Basım; Kasım 2013Kitabı okudu
Reklam
Konstantinopolis nüfusu
1200'lere gelindiginde şehirde hâlâ dört yüz bin insan yaşıyordu.
Sayfa 252Kitabı okudu
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.