Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hallaç-ı Mansur'u okudum. Daha önce okuduğum, tarihler boyunca, insanlara yapılan işkencelerin, Hallac-ı Mansur'a da yapıldığını konu almış. Örnek; Pir Sultan Abdal'ın dar ağacında asılması, bunu duyanların, asıldığı meydana gelirken yolda Pir Sultan Abdal,a rastladıkları. Ayrıca Nesimi,nin derisini yüzerek işkence yapıldığı ve Nesimi,nin yüzülen derisinin sırtına yükleyip yürüyüp gittiği gibi...
Hata da yaparım doğru da…Severim de sevilirim de, üzerim de üzülürüm de…! İşte ben buyum…! Bu yüzden mutluyum… Kendimi, hatalarımı, duygularımı, gelmişimi, geçmişimi seviyorum…! Hatalarımdan gocunmuyorum, doğruları öğreniyorum, geçmişi siliyorum sadece ama sadece bu güne bakıyorum ve de geleceğe… Tecrübe ediniyorum, hatalarımdan ders alıyorum, hayatı tanıyorum, güvenmemeyi öğreniyorum…Hatalar insanlar içindir, insan hata yapmadan doğruyu bulamaz… Geçmiş(!) : adı üstünde geçmiş…! Beni bugünümle, kalbimle vede kalbiyle değerlendirecek insanlara şans veriyorum… Arkamdan konuşanlar(…): sizin için ancak konuşulacak konu olurum…! Beni yargılayanlar(…) : devam edin… Edin ki; kendi hatalarınızı örtün, bakalım ne yanlışımı bulabileceksiniz…? Silinmeyi hak edenler(!) : Merak etmeyin silinmediniz…! Yeriniz kalbimde hep hazır, bana birer ders birer tecrübe olarak en güzel yerde silinmemek üzere kazındınız… Benle uğraşanlar ( uğraşabildiğini Sananlar ) (…) : siz de aynen devam…! Ne kadar önemli, ne kadar değerli oldumu bir kere daha hissettiriyosunuz bana ve de nekadar doğru… Sonuç mu ? Sonuç( ! ) : Bu hayat benim ! Gelene de, gidene de eyvallahım var, gelmişe de geçmişe de saygım... Kimsenin hayatı beni ilgilendirmez, benimki de kimseyi…Bunun için Yaşanılan herşeye...Yaşatan herkese Tesekkür Ederim..
Reklam
Hata da yaparım doğru da…Severim de sevilirim de, üzerim de üzülürüm de…! İşte ben buyum…! Bu yüzden mutluyum… Kendimi, hatalarımı, duygularımı, gelmişimi, geçmişimi seviyorum…! Hatalarımdan gocunmuyorum, doğruları öğreniyorum, geçmişi siliyorum sadece ama sadece bu güne bakıyorum ve de geleceğe… Tecrübe ediniyorum, hatalarımdan ders alıyorum, hayatı tanıyorum, güvenmemeyi öğreniyorum…Hatalar insanlar içindir, insan hata yapmadan doğruyu bulamaz… Geçmiş(!) : adı üstünde geçmiş…! Beni bugünümle, kalbimle vede kalbiyle değerlendirecek insanlara şans veriyorum… Arkamdan konuşanlar(…): sizin için ancak konuşulacak konu olurum…! Beni yargılayanlar(…) : devam edin… Edin ki; kendi hatalarınızı örtün, bakalım ne yanlışımı bulabileceksiniz…? Silinmeyi hak edenler(!) : Merak etmeyin silinmediniz…! Yeriniz kalbimde hep hazır, bana birer ders birer tecrübe olarak en güzel yerde silinmemek üzere kazındınız… Benle uğraşanlar ( uğraşabildiğini Sananlar ) (…) : siz de aynen devam…! Ne kadar önemli, ne kadar değerli oldumu bir kere daha hissettiriyosunuz bana ve de nekadar doğru… Sonuç mu ? Sonuç( ! ) : Bu hayat benim ! Gelene de, gidene de eyvallahım var, gelmişe de geçmişe de saygım... Kimsenin hayatı beni ilgilendirmez, benimki de kimseyi…Bunun için Yaşanılan herşeye...Yaşatan herkese Tesekkür Ederim..
Ya ortasındasındır Aşk'ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde.. Ella Rubinstein (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte "sorunsuz" bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella'yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar... ve aşkın peşinde katetmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller... Aşk... kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası... Aşk... Elif Şafak'tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman. (Tanıtım Bülteninden)
TARİHE Mark Twain akışkan ön yargı Napolyon ise herkesin hemfikir olduğu bir dizi yalan Bence farklı zamanlarda farklı sinemalarda gösterilen bir film değişmeyen konu ve olay örgüsü
Naruto' nun 15 yıllık manga serüveni bitti. Benim hayatıma 4-5 yıldır yer alıyordu. Bunu manganın son sayısını 6-7 kere okuduk sonra ancak şimdi tam olarak kabul edebiliyorum. Naruto' yu basit bir anime gözüyle bakılmaması gereken animelerden biri hatta ortaokul veya lise çağından başlayıp geri kalan bütün yaşları kapsayacak kadar geniş bir konu çok hoş bir felsefesi var. Azim , kararlılığın arkadaş sevgisi ve sadakatin ,bazen hayatta kötü bir olayın veya kişinin aslında dünyada dengenin sağlayabilmek ve toplumu veya sevdiği insanları koruyabilmek için yaptığını , huzurun farklı bakış açılarıyla getirmeye çalışan düşüncelerin , korkunun olaylara bakış açısından kaynaklanabileceği karşılıklı anlayışın korkuyu silebileceğini bir insanın yalnızlığı ve acısı genelde o o duyguları yaşayanın tam olarak idrak edebileceği ve benim şimdi aklıma gelmeyen bir sürü konuyu(700 sayı mangası bitmeyen animesiyle baya geniş bir hikayesi var) işlendiği güzel bir mangaydı.
Reklam
Heykeli dikilen bir köpeğin hikâyesi... 1924 yılında Tokyo Üniversitesi'nde görev yapan Japon profesör Hidesaburo Ueno, küçük bir köpek yavrusu edindi kendine. Profesör Ueno, Japonca'da ‘sekiz tane' anlamına gelen Hachiko adını koydu köpeğine... Beraberliklerinin sadece bir yıl süreceğini bilmiyordu. Ama o bir yılda dünya tarihine geçecek,
Bir merakımı, kafamı yıllardır meşgul eden bir konuyu bir nebze fikirlerinize sunmak istedim. Yıllar önce okuduğum kitapları ( genelde kitapları 2 veya 3 kez okurum) yıllar sonra okuduğumda ki farklı yayın evinin baskısı olur bu, aralarındaki anlatım, konu muhteviyatı. basıları dizgi hatalarının yeniler de daha fazla olduklarını gözlemledim. kitabın içinde bazı yerlerin kırpıldığını, birinin bölümler altında basıldığı halde diğerinin motomot yazıldığını fark ettim daha ziyade bunlar çeviri kitaplarda olduğunu da belirtmeliyim. İş böyle olunca okuma tadı kaçıyor sanki... Paylaşmak istedim. Fikirlerinizi belirten tüm dostlara şimdiden teşekkür ederim.
Bisiklet Seyahatleri ! Bisiklet ve Bisiklette Uzun Yolculukta Alınabilecek Önlemleri Konu Aldım Bu Yazımda... Bisiklet, Film, Fotoğraf, Müzik ve Kitaba Dair Bilgilere Blogger Sayfamdan Ulaşabilirsiniz... Teşekkürler... sonerayan.blogspot.com.tr
Henry Miller "Benim için kitap insandır ve benim kitabım benim olduğum insandır: aklı karışık, savsak, huzursuz, kösnül, edepsiz, kavgacı, düşünceli, kılı kırk yaran, yalancı, şeytancasına içten ve gerçekçi insan." Alman göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 26 Aralık 1891'de New York'ta doğan Henry Miller, Brooklyn sokaklarında büyüdü.
Reklam
Zevklerle uğraşan bir kadın istemiyorum artık!.. Benim için kadın; Edebiyatı sevecek ve bilecek. Hele ki şiir'den anlayacak.. Yahut, şiir yazabilecek.. Ne demiş bu konu hakkında 'Hikmet Anıl Öztekin'; " Şiir okuyan kadın sevilmez mi hâfız. Hele bir de şiir yazıyorsa ruhunu eline teslim et gitsin. " ---> Kuzey Genç
Sitede son zamanlarda fark ettiğim ; iletiden yazarların sözlerini paylaşmak ve bazılarının bu sözlerin altına kime ait olduklarını belirtmemeleri. Nedenini tam olarak bilmesem de bu konuda fikrimi ifade edesim geldi.(Genelde etliye sütlüye karışmayan biriyimdir. :D) 1- İletiden alıntı paylaşmak bence farkında olmadan bu siteye yapılan en büyük
Eskilerden bir yaprak :) konu güncelliğini koruyor. "Asıl en önemli konu ise İstanbul'da 'toplu taşıma sporculuğu' diye bir meşakkatli bir spor eylemi, artık vardır. Tramvaya bin sonra in sonra merdivenlere koş koş daracık üst geçitlerde yürüyüş maratonunda gibi sağlı sollu boşluklara hızlı kayma marifetiyle ilerle, bankolardan geç, yoksa akbil doldur, tekrar bankodan geç, asıl önemli kısım otobüse binerken başlar, İstanbul insanı gerçekten başarılı bir tırmanış ustası. Kapılar açılır açılmaz aynı anda hem inilebilen hem binilebilen ve on kişinin önüne geçilebilen nadide bir spor ortamı. Evet, yurdumun toplu taşıma hayatında sürekli bir sıradışı hareketlilik var ve bu daha ilk durakta başlıyor. İnsanlar metrobüse daha binmeden tepişmeye başlıyorlar, öne atılan ayaklar, dirsek tepmeleri ve kapıya denk gelen duruş noktasından bir milim bile kımıldamamak için verilen azimli sabit duruş mücadelelerinin sonunda metrobüsün kapısı ile aynı anda hareket eden bedenler, daha metrobüs gelmeden göze kestirilen yerlere, popolar bir metre ilerden konduruluyor ki, daha önce kimse oturamasın oraya, çok oryantalist." kalbimdentemizbiryaprak.blogspot.com.tr/2012/03/niye-ba...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.