Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Talat paşa:
“Hristiyanların Müslümanlara yaptıkları zulümler Avrupa’da büyük bir hoşgörüyle, sessiz karşılandığı halde, Müslümanların en ufak bir hareketi gereğinden fazla abartılıyordu.”
İsmet İnönü:
“Enver Paşa, ahlak, cesaret ve kahramanlık misali tanınmıştır. Enver’e en çetin kıta hizmetleri, tam ve itibarla emniyet edilmiştir.”
Reklam
bkz. me :D
Her zaman bir sınıfa ya da bir metin teslim tarihine yetişebilmek için koşturup duruyordum ve beni ölümcül bir depresyona sokabilecek bir kendi kendini sorgulamadan kasten uzak duruyordum.
Sayfa 25 - Metis
"Yazar," der Adorno, bir ev kurar metninde... Artık bir yurdu kalmamış kişi için yaşanacak bir yer olur yazı... [Ama] kişi, kendine acıma duygusuna yenik düşmemek için bir teknik zorunluluğa da dikkat etmelidir: Zihinsel gerilimin gevşeme olasılığına karşı her zaman uyanık olmak ve yapıtın üzerinde kabuk bağlamaya veya hedefsizce oraya buraya sürüklenmeye başlamış her şeyi atmak - üstelik, şimdi yavan ve cansız biçimde ortalıkta dolaşan bu artıkların geçmişte, bir tatlı dedikodu gibi, büyümeyi kolaylaştıran o sıcak atmosferi beslemiş olduğunu bile bile. Sonunda, yazara kendi yazılarında bile yaşanacak yer kalmamıştır.
Sayfa 27 - Metis
Türkiye'de eğitim sistemi, 'Lise'nin çöküşü' ile başlamıştır.
Sayfa 51 - Can Yayınları, 2001
"Önce Türkiye'mizi böylesi delifişek Atatürkçülerin baskısından kurtarmak gerek, sonra Atatürk'ü onu hiç okumayan, anlamayan, anlamamakta ısrar eden kişilerin elinden çekip almak lâzım. Yoksa sonumuz çıkmaz sokaktır."
Sayfa 22 - Yakın Plan Yayınları, 4. Baskı 2020
Reklam
Beni Conrad, Vico, Adorno, Swift, Adonis, Hopkins, Auerbach, Glenn Gould gibi yazar ve sanatçılara çeken şey kısmen kendilerine özgü bakış açılarının pervasızlığı olmuştur; bu yazar ve sanatçıların üslubu ya da düşünme tarzı son derece bireysel ve taklit edilmesi imkânsız bir üsluptu ve kullandıkları ifade aracı, ister müzik olsun ister sözcükler, garip bir biçimde yüklü, son derece işlenmiş ve en üst düzeyde özbilinçliydi.
Sayfa 20 - Metis
Babam 1911’de, 16 yaşındayken, o zamanlar bir Osmanlı eyaleti olan Filistin'den, Bulgaristan'daki savaş yüzünden askere alınmamak için ayrılmış. ABD'ye gitmiş, orada birkaç yıl okumuş ve çalışmış, sonra da 1919'da kuzeniyle birlikte iş kurmak için Filistin'e dönmüş.
Sayfa 18 - Metis
İstiklal Caddesi'nden geçerken, pasaj içindeki kasetçi 'Karakedi' Hasan'ın hoparlörlerinden ara sıra duyduğum bir müzik, beni alır ve bundan neredeyse kırk yıl öncesinin 'Fuaye'sine götürür. Bu, Enrico Macias'ın, J'ai quitté mon pays (yurdumu terk ettim) diye başlayan şarkısıdır. Fuaye'de yaşanmış İstanbul gecelerinde, hiçbir müzik parçası, bizim yersiz yurtsuzluk duygularımıza bu şarkıdan daha derin ve daha hüzünlü bir yoğunlukta karşılık veremezdi.
Sayfa 130 - Can Yayınları
'Ben sana hayran, sen cama tırman!'
Sayfa 25 - Can Yayınları
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Hikmet kâinattaki mânayı görmektir."
"Bir gün bir adam karşımıza çıkıp gözümüze baktı, yüzümüze tebessüm etti ve rahatımızı kaçırdı." Sadettin Ökten Hocamızı bilmeyen yoktur. Ben, Hocamızı Kemal Sayar ile 'Gönül Sadası' programlarından tanımıştım. Bu kitapta, Hocamızın çocukları, öğrencileri ve ortak çalışma yaptığı kişilerin Hocamız hakkındaki hatıraları ve düşünceleri yer alıyor. Kendisi, inşaat mühendisi olsa da edebiyat ve musiki konusunda da gayet yetkin birisi.Yahya Kemal ve Nurettin Topçu kendisine örnek aldığı insanlardan. Doğu insanı olmasına rağmen, Batı dünyasına da çok hakim. Batı'dan alacaklarını almış ama kendi öz varlığından ve kültüründen asla ödün vermeden.Hatta kültürümüzü gelecek nesillere aktarma gayesi içerisinde çok titiz davranmakta. Hayatı, hayatın kendi telaşeleri içinde boğulmadan, sunulan tüm güzellikleri farketmeye çalışarak yaşayan, bunu muhatap olduğu kişilere de aşılamaya çalışan, 80 küsür yaşına rağmen hâla okuma ve çalışma gayreti içerisinde olan bir gönül insanı... Hikmet sahibi, hâl insanı Sadettin Ökten Hocamızı farklı yönleriyle de tanımak, fikir dünyası ve yaşama prensipleri hakkında daha fazla bilgi öğrenmek isterseniz bu kitabı okumayı tercih edebilirsiniz.
Rahatımızı Kaçıran Adam
Rahatımızı Kaçıran AdamKolektif · Kaknüs Yayınları · 202212 okunma
İlkgençliğimiz sinemalarda, pastanelerde ve kahvelerde geçmiştir. 1955-1956 yılları benim, neredeyse hemen her gün sinemaya gittiğim, bazan üstüste üç ya da dört film seyrettiğim olmuştur. Sinemalar ve pastaneler biribirinden ayrılmayan mekanlardı benim için.
Sayfa 126 - Can Yayınları
Kaybedilmiş bir davayı savunmak zafer kazanan bir davayı savunmaktan iyidir; geçicilik ve olumsallık hissi -örneğin, kiralık bir ev- sürekli mülkiyetin verdiği sağlamlık hissinden daha tatmin edicidir. Oscar Wilde ya da Baudelaire gibi gezgin züppeler, işte bu yüzden, Wordsworth ya da Carlyle gibi yerleşik erdemlerin şakşakçılarından çok daha ilginç gelmişlerdir bana.
Sayfa 26 - Metis
Arap dünyasında bile, Filistin yüzünden bir sürü hakarete maruz kaldım. 1985'te Yahudi Savunma Konseyi beni Nazi ilan ettiğinde, üniversitedeki ofisim kundaklandı, ben ve ailem sayısız ölüm tehdidi aldık; ama Enver Sedat ve Yaser Arafat beni (bana danışmadan) barış görüşmelerinde Filistin'in temsilcisi olarak atadıklarında ve gazetecilerin hücumu yüzünden evimin dışına adım atmam imkânsızlaştığında, aşın sol miliyetçiliğin boy hedefi haline geldim çünkü Filistin sorununda ve İsrailli Yahudilerle Filistinli Arapların birlikte yaşaması konusunda fazla liberal bulunuyordum. Her iki taraf için de askeri bir seçeneğin olmadığı, sadece barışçıl bir uzlaşma sürecinin ve Filistinlilerin topraklarından sürülmeleri ve askeri işgal yüzünden katlanmak zorunda kaldıkları şeyler karşısında adaletin yerine getirilmesinin işe yarayabileceği inancımda her zaman tutarlı oldum. "Silahlı mücadele" gibi klişe sloganlara ve masum insanların ölmesine yol açmış, Filistin davasına siyasi olarak hiçbir katkıda bulunmamış devrimci maceracılıklara karşı her zaman son derece eleştirel bir tutum takındım.
Sayfa 23 - Metis
Boğaz Köprüsü'nün üzerinden geçerken İstanbul'u seyrettim; muhteşem bir şehirdi burası, dünyanın en güzel şehriydi. İstanbul'a tepeden bakmak belki çok az insana nasip olacak bir ayrıcalıktı, ama insanın gözü bağlanıyordu da görmüyordu işte...
Sayfa 137Kitabı okudu
266 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.