Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Araştırma-İnceleme-Biyografi

Profil
[ İyi Ki, Yazmışsın... ]
Çok sonraları şöyle diyecektir bir yazısında: << Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım... Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sâkin ölümü bekleyecektim... Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım... Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım... Oturdum... Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım... Kalemi yonttum... Yonttuktan sonra tuttum öptüm... Yazmasam deli olacaktım... >>
Sayfa 24 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
Reklam
240 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
[ Vatan...Vatan.. Vatan. ]
Namık Kemal
Namık Kemal
’in fikrî ve siyasî hayatı incelendiğinde, XIX. Yüzyılda modernleşme yanlısı Osmanlı yönetici sınıfına ait bir aydının, Batı’yı nasıl algıladığı ve bunu uygulamaya nasıl geçirdiği hakkında fikir sahibi olunabilir... Nâmık Kemal’e göre edebiyatın halkı eğitmek, düşünmeye sevk etmek, milli birliği kurmak, bilgiyi yaymak gibi mühim
Namık Kemal
Namık KemalŞükran Kurdakul · Altın Kitaplar · 01 okunma
" İnsan haklarının sağlanması, bireyin özgürlüğüne yol açtığı için ilerlemeyi de sağlamıştır... Bu yüzden de gereklidir... Öte yandan insanlığın bu büyük dönüşümü bilginin gelişmesine de yol açmıştır; bilgi de ilerlemenin... Batının siyasal devrimlerini, siyasal alanda yarattığı kurumları benimsemek gerektir... Teknik ilerlemeyi almak zorundayız... Çünkü ilerlemenin tek yolu budur... "
Sayfa 95 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
Nâmık Kemal'in şiiri üzerine yıllardır çeşitli yargılar verilmiş, değerlendirmeler yapılmıştır... Bize en gerçeği yansıtır gibi görünen, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şu kısa ama özlü yargısıdır... << Şiir olarak Türkçeye büyük bir şey ilâve edemediyse bile, nesillere onunla hürriyet âşkını aşıladı... >>
Sayfa 50 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
[ Sanatçı Kişiliği... ]
Nâmık Kemal’in şiirlerinde özellikle vatan, hürriyet, esaret, kavga, mücadele, zulüm vb. sözcüklere yer vermesi edebiyat tarihçilerinin üzerinde durdukları yönüdür.. Bu kavramlar bir bakıma onun şiirinin temeli sayılabilir... Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar bu konuda şöyle yazar: << ... Asıl onun şahsiyetini sert vurulmuş bir mühür gibi taşıyan kelime < hürriyet > kelimesidir... Nâmık Kemal, hürriyet kelimesinde tıpkı Arşimet'in manivelası gibi, yaşayışımızı alt üst edecek bir esas bulur... Başka hiçbir meziyeti olmasa sırf bu kelimeyi, ilk defa olarak bir cemiyetin içinde bu kadar âşkla, bu kadar gür sesle ve bu kadar sık olarak kullanmış olması onu tarihimizin en büyük ve en istisnaî hadiselerinden biri yapmaya kîfayet eder... ' Vatan Kasidesi ' milli hayata bir başlangıçtır... Çünkü cemiyetimize yeni bir iklim getirmektedir: Hürriyet... >>
Sayfa 43 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
Reklam
[ Vatan Kasidesi... ]
*** "Usanmaz kendini insan bilenler, halka hizmetten..." ***
Sayfa 41 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
Nâmık Kemal; yaşama, gören gözlerle bakabildiği için, Batı kapitalizmi karşısında alınması gereken tavrı da saptamıştır... *** << İstikbâl >> adlı yazısında, < Maziye dönmek veya hâlde durmak artık mümkün değildir, > tümcesinden yola çıkarak, imparatorluğun Avrupa ülkeleri gibi ilerleyememesini ekonomik geriliğe ve özellikle zengin doğal kaynakların işletilememesine bağlar... << İdarece Muhtaç Olduğumuz Islahat >> adlı makalede, bir adım daha ileri giderek, < Yabancıların elinde bulunan kapitülasyonlar belâsından > kurtulma gereğini öne sürer ve ülkenin Avrupa endüstrisi için tüketici durumunda olmasından yakınır... Ziraat, ticaret ve endüstrinin ilerlemesi, yabancı firmalarla rekabet edebilecek fabrikaların ve deniz işletmeciliğinin kurulması gibi öneriler ileri sürer... ***
Sayfa 33 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
[ Kanun-i Esasi... ]
Nâmık Kemal ve Ziya Paşa'ya Şûra-yı Devlet'te (danıştay) ve Kanun-i Esasi'yi (anayasa) hazırlayacak kurulda görev verildi... *** * Herkesin kişisel özgürlüklerinin sahibi olduğu (madde 9), * Kimsenin yasanın belirlediği yasaklar dışında cezalandırılamayacağı (madde 10), * Herkese din özgürlüğü tanınacağı (madde 11), * Basının yasalar önünde serbest olduğu (madde 12), * Bir yasaya dayanmadıkça << vergi ve rüsumat adı ile kimseden para alınmayacağı >> (madde 25), * İşkence ve her türlü eziyetin kesinlikle yasaklandığı (madde 26) belirtildi... ***
Sayfa 22 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
" İşte ibret, vatanperverlik yolunda mahvoluncaya kadar sebat etti... Sonuçta bir sûkut köşesine çekildi... Beis yok!.. Dünyada kim kalmış?.. Ne bâki olmuş?.. " << Yaşasın vatan!.. >>
Sayfa 18 - Altın Kitaplar Yayınevi 2.Basım 1991 İstanbulKitabı okudu
Reklam
Zaferden sonra Bayezid haçlı seferinden sorumlu tuttuğu Bizans'a karşı cephe almıştı; şimdi Bizans'ın fethi her zamankinden daha kolay görünüyordu. Sultanın 1396 Ekim'inde Konstantinopolis'e uyguladığı baskı Venedik ve Ceneviz dokümanlarının yanı sıra Osmanlı vakayinameleriyle de teyit edilmektedir..
Sayfa 70 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Türk menkıbeleri, Ege sahilinde Saros Körfezi kıyısında yapılan bir çarpışmadan bahseder ve bunun Süleyman'ın 1357 yılındaki ölümünden hemen sonra meydana geldiği izlenimini verirler. O tarihte Bizanslılar, yöreyi tahliye etmeleri için gazileri korkutma gayesiyle bir güç gösterisi yapmış olabilirler. Ama 1359 yılında haçlıların Lapseki'nin yanısıra Saros Körfezi'ne de saldırmış olmaları akla yakındır. Her halükârda bu Osmanlıların bir haçlı kuvvetiyle yaptıkları ilk çatışmaydı ve Philippe'in hikâyesinin genelde güvenilir olduğunu gösteriyor gibidir..
Sayfa 27 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Süleyman Paşa, 1354 yılında kuzeyde Saros Körfezi ile Malkara (Migal-Kara: Megali-Agora) arasındaki bölgeye boyun eğdirerek Trakya'nın derinliklerine nüfuz etmişti. Trakya'da kalmaya karar vermiş olan Osmanlılar geleneksel istimalet, hoşgörülü egemenlik [gönül kazanma] siyasetlerini uyguluyorlar, yerli halkı dostça ve uzlaşmacı muameleyle kazanmaya çalışırken, direniş örgütlemeye muktedir olan bütün Rum askeri unsurlarını Anadolu'ya sürüyorlardı..
Sayfa 20 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Her hareketin nihai sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse, hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü, bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı. Gerekirse karnından çıktığı annesinin leşini doğumhanede bırakır, hatta dünyaya ikizine yapışık bile gelir, ama yine de doğardı..
Sayfa 305 - Doğan KitapKitabı okudu
622 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.