Mahdera Şêşims mahdera Xêrê ye
Mahdera Şêşims mahdera rehmê ye
Mahdera Şêşims mahdera îmanê ye
Amîn amîn amîn amîn amîn amîn
Tibarek Allah û dîn
Tifaq el tifaqîn
Şêxê Hesen dereca xaliqîn
Qebîbilbanê ji qedîm, hîmeta Şemsedîn û Fexredîn û Nasredîn û Sicadîn û Amadîn û Babadîn....
Osmanlılar'ın idarecilik ve tavirlarını, ancak ilk iki halife devrinde, bir de Selâhaddin'in zamanında görebiliyoruz. Bin senelik İslâm tarihinde, ilk Osmanlı Pâdişâhları’nın, beylerinin, âlimlerinin ve faziletli şahsiyetlerinin âdilâne, müşterek himmetleriyle husûle gelen idarenin benzerini başka devletlerde göremiyoruz. Hazret-i Ömer (R.A.)'den ve emsâli ashâbdan başka, bir kaç kılıç, bir kaç at ve davar bırakan hükümdar, yalnız İslâm tarihinde değil, insanlık tarihinde dahi görülemezken, ilk Osmanlı Türkleri pâdişâhı Sultan Osman, bu adâleti ve kanaat mucizesini cihâna gösterdi.
Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi & Ziya Nur Aksun, İslâm Tarihi
Ötüken Yayınları, 3. Basım: İstanbul-2019, syf: 586
İtalyanlarla yaptığımız Trablusgarb harbi ve arkasından gelen Balkan muharebeleri neticesinde Türkiye zayıflamış ve bunu firsat bilen Suûdîler, hâkimiyet dairelerini genişletmişlerdir. 1916/1335'te, yine İngiliz icraatı ile, metbûu olan Osmanlı Devleti'ne isyan eden Şerif Hüseyin'in, 8 sene kadar türlü gailelerle Hicaz'da hâkimiyet sürdüğünü
İslâm'da en büyük tahribat yapan yanlış anlayışlardan birisi, fikrimizce "Kader" mes'elesidir. Bu mes'ele o derece kötü anlaşılmış ve kullanılmıştır ki, az zamanda İslâmiyet'in çehresini değiştirmeye muvaffak olmuştur, denilebilir.
Tenbellik, cinayetler, sefalete rızâ, yanlış bir kanaat, zillet gibi müessif haller, hep "Kader" mes'elesinin yanlış anlaşılmasından doğmuş olan şeylerdir. Bu nâzik akîdenin hakkıyla halk tabakasına anlatılabilmesi zor olduğundan yanlış anlaşılması, istenmeyen bir "Cebriye = Fatalisme" mesleğini yaygınlaştırmıştır.
Bu meslek, bir taraftan hürriyetin ve bilhassa fikir hürriyetinin yok edilmesini, diğer taraftan fiilî mes'ûliyetlerin yükselmesini gerektirmiştir.
Her türlü şahsî ve sosyal musibetlere “Kader böyle imiş." tesellisiyle mukabele eden bir topluluğun, kudretli olan ilk rakibiyle çarpışmasında kırılacağı meydandadır.
Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi & Ziya Nur Aksun, İslâm Tarihi
Ötüken Yayınları, 3. Basım: İstanbul-2019, syf: 629
Hulefa-i Raşidin devri hilafeti ise; hem krallığın hem de cumhuriyetin özelliklerini taşır. Çünkü onda babadan oğula miras gibi geçen bir hilafet yoktur, seçim vardır. Fakat bu seçim; yalnız belirli yıllar için değil, kalan bütün ömür içindir.