Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Okul birincilerini izleyen araştırmacılardan biri olan, Boston Üniversitesi’nde eğitim veren Profesör Karen Arnold ise durumu şöyle açıklıyor: “Sanıyorum ’itaatkârları’, yani sistem içinde nasıl başarılı olunacağını bilenleri keşfettik. Okul birincileri de hepimiz gibi hayatta bir mücadele içindedir. Bir insanın okul birincisi olduğunu bilmek, onun ancak notlarla ölçülen akademik alanda çok başarılı olduğunu bilmek demektir. Hayatta karşılaşacakları şeylerle nasıl baş edebileceklerini hiç bilemezsiniz.”
Evrim biyologlarına göre bir anneyle babanın kendilerini feda etmesi, genlerin bir sonraki kuşağa geçmesine yani “üreme başarısına” hizmet eder. Bir kriz anında bu korkunç kararı veren aile açısından ise, bu sevgiden başka bir şey değildir.
Reklam
Mövcud durumda isə hökumətin monopoliyasında olan KİV-lər yalnız onlara icazə verilmiş çərçivədə bəlli mövzuları gündəmə çıxarırlar. Beləliklə də, yeknəsəq mövzular mütəmadi olaraq təkrarlanır, saqqız kimi çeynənilir ki, bu da təbiidir ki, dilin nəhəng imkanlarından bəhrələnməyi əngəlləyir, əvəzində isə publikaya bəlli meyarlarla çərçivələnmiş, süniləşmiş dil leksikonu (elementlərindən istifadə) təqdim olunur. Beləcə, dilin işlədilmə imkanları məhdudlaşdırılmış vəziyyətə düşür və inkişafına süni şəkildə maneələr yaradılır. Nəticədə televiziya, radio və digər mətbuat orqanlarında çərçivəli dil leksikonunu təşkil edən tavtoloji dil elementləri baş alıb gedir. Həmçinin, eyni məqsədlə küçə leksikonu ilə edilən çıxışlar dövlət dilinin istər-istəməz məişət səviyyəsinə düşürülməsinin acınacaqlı göstəricisidir.
Sayfa 305 - Müəllif: Ramin Allahverdi
Biz hər şeydən öncə əmin olmalıyıq ki, idealdan danışan insan özü ideal şəxsiyyətdir, onun sözü və işi, ilk baxışda göründüyündən necəsə böyükdür.
Əslində isə Kilsənin vəzifə borcu bunun tam əksinə, fərdi hissiyyatsız və düşüncəsiz kütlədən ayırmaq, ona özünün yeganə vacib faktor olduğunu başa salmaq və dünyanın xilasının fərdi ruhların xilasından ibarət olduğunu anlatmaqdır.
Bitirmeden "iyimserlik ödevimizdir" ifadesini açıklamak istiyorum. Gelecek açıktır. Önceden belirlenmiş değildir. Bu yüzden kimse olacakları önceden söyleyemez - rastlantılar hariç. Gelecekte bizi bekleyen olasılıklar, hem iyileri hem de kötüleri, öceden görülemez. "iyimserlik ödevimizdir" derken, sadece geleceğin açık olmasını değil, aynı zamanda geleceği yaptıklarımızla hepimizin birlikte belirlemesini de kastediyorum. Gelecek olanlar için hep birlikte sorumluyuz. Bu yüzden kötü bir şeyi önceden bildirmek yerine, geleceği daha iyi yapabilecek şeyler için emek vermek hepimizin ödevidir.
Reklam
Benliğin eşsizliği, eşitlik ilkesiyle hiçbir şekilde çelişmez. İnsanların eşit doğduğu savı, hepsinin de aynı temel insansal nitelikleri taşıdığı, insanoğlunun temel yazgısını paylaştıkları ve hepsinin de mutluluk ve özgürlük üzerinde aynı vazgeçilmez haklara sahip olduğu anlamını içerir. Ayrıca da aralarındakı ilişkinin bir egemenlik-boyun eğme ilişkisi değil, bir dayanışma ilişkisi olduğu anlamına gelir.
Sayfa 270
Farkında olsak da olmasak da, bizi en çok utandıracak şey, kendimiz olmamaktır ve insana, kendisinin olan şeyleri düşünmek, hissetmek ve söylemek kadar büyük gurur ve mutluluk veren başka hiçbir şey yoktur.
Sayfa 268
Çağdaş insan, "kendisinin" olması beklenen amaçlara ulaşmaya çabalarken,büyük tehlikeleri göze almaya hazırdır; ama kendisine, kendi amaçlarını verme sorumluluğunu ve tehlikesini göğüslemekten müthiş korkar.
Sayfa 258
Peşinden koştukları amacın, bizzat kendilerinin istediği şey olup olmadığını bir an bile düşünmezler. Okulda iyi notlar almak, yetişkin olarak daha çok başarıya ulaşmak, daha çok paraya, saygınlığa sahip olmak, daha iyi bir araba almak, oraya buraya gitmek falan istemektedirler. Ama gene de bu çılgın etkinliğin ortasında durup düşündüklerinde, şu soru akıllarına gelebilir: "Şu yeni işe girebilirsem, şu daha iyi arabayı alırsam, şu geziye gidersem ... sonra ne olacak? Bütün bunların ne yararı var? Bütün bunları isteyen gerçekten ben miyim? Beni mutlu etmesi ve ulaştığım anda benimle bir işinin kalmaması gereken bir ereğin peşinden koşmuyor muyum? Bu sorular ortaya çıktığında, ürkütücüdür, çünkü onun bütün etkinliğinin, ne istediği konusundaki bilgisinin üzerinde yükseldiği temeli sorgulamaktadırlar. Dolayısıyla, insanlar, bu rahatsız edici düşüncelerden elden geldiğince kısa süre içinde kurtulmaya çalışırlar. Yorgun olmaları ya da ruh çöküntüsü içinde bulunmaları nedeniyle bu sorunların kendilerini rahatsız ettiğini sanırlar ve kendilerine ait olduğunu sandıkları amaçların peşinde koşma işini sürdürürler. Gene de bütün bunlar hakikatin - çağdaş insanın ne istediğini bildiği yansılaması içinde bulunduğunu, aslındaysa kendisinden istemesi beklenilen şeyi istediği hakikatinin - belli belirsiz anlaşılmasını dile getirmektedir. Bunu kabul etmek için, kişinin gerçekten ne istediğini bilmesinin çoğu insanların sandığı gibi görece kolay olmadığını, tersine her insanoğlunun çözmek durumunda bulunduğu en zor sorunlardan birini oluşturduğunu anlamak gereklidir.
Sayfa 258
48 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.