Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edebiyat Roman Tarih Türk Klasikleri

Profil
insanın tanrısal yazısına el atıp uygarlığın göbeğinde yapay cehennemler yaratan toplumsal lanetleme törenlerle, yasalarla beslenerek semirdikçe; proletaryanın kişiliğinde insanın aşağılanışı, açlığın pençesinde kadının düşkünlüğü, gecenin karanlıklarında çocuğun güçsüzlüğü gibi yüzyılımızın belli başlı sorunları çözümlenmedikçe; toplumun girdaplarına kapılıp boğulanlar varoldukça yani kısaca ne genelde, bilgisizlik ve yoksulluk şurup gittikçe bu tür kitapların gereksiz olabilecekleri söylenemez. Hotvil-Havz 1 Ocak 1862
224 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Ateşten Gömleği Soyunmak İçin Ateşten Ölmek ve Ateşten Gülmek Gerek
*** Dikkat, kitap içeriği içerir!!! Bir eseri yazarından ayırmak, tutmuş yoğurttan mayayı ve sütü geri kazanmakla iştigal olur. Artık istesem de ayıramam fakat soğumuş yoğurdu, ağız yakmayacak kadar ısıtıp yiyeceğim. Neyse ki yazar, eserinin sonunda veryansın marjımızı bir nebze daha genişletiyor. Önce yazara dair 18 küçük not aktarıp akabinde
Ateşten Gömlek
Ateşten GömlekHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201923,4bin okunma
Reklam
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
“HALÂS’, bir İstiklâl Harbi Romanı…”
Osmanlı Türkçesinde ‘Kurtuluş’ anlamına gelen ‘Halâs’, 1918-1921 yılları arasındaki Cumhuriyet öncesi dönemi tasvir eder, kitap ise 1929 yılında yayınlanmıştır. Yazar
Mehmet Rauf
Mehmet Rauf
’un son romanı ve Gazi Mustafa Kemal’e ithaf edilmiş. Kitabın Ön Sözünde Ona ithaf edilen mektubu sevdim. Atatürk sevgisini dilinden düşürmeyen Mehmet Rauf, vücudunun sağ kısmına inen felç sebebiyle kitabın birçok yerini eşine dikte ettirerek yazmış, zor şartlarda tamamlamış bu kitabı.. Gözünüzü bir sabah açtığınızda kıyıya bir düşman gemisinin geldiğini ve çaresizce evinizi, iş yerinizi terk etmeye zorlandığınızı düşünün. Düşününce bile ne huzursuz eden bir durum. Ve böyle bir durumda tek başıma ben ne yapabilirim, benim gibi bundan rahatsız olan birileri var mı, diye çırpınan bir genç düşünün. İşte kitabın kahramanı Nihat da bu gençlerden biri; Vatansever genç bir subay. Türk olduğu için evinden, dükkanından, kapı komşusundan olan insanların yaşadıkları çok iyi anlatılmış.. Kitap, İzmir’in Yunan işgaline uğramasıyla birlikte başlayan olayları ve ülkemizin adım adım Kurtuluş Savaşı’na doğru gittiği günleri anlatıyor. Romanı okuduktan sonra yıkılmak üzere olan Osmanlıyı, bu devrim hakkında asker ve aydınların ne düşündüğünü daha iyi anlıyoruz. Okurken milli duyguların sakin kalabilmesi mümkün değil. Yazarın bilinen ‘Eylül’ romanının yanında biraz gölgede kalmış bu eseri, o dönemi anlamak adına okumalıyız…
Halâs
HalâsMehmet Rauf · Dorlion Yayınevi · 2020609 okunma
Ön Söz’de Mehmet Rauf’tan Atatürk’e
“Yokluktan varlıkla çıkardın. Dahiyane tertiplerinle düşmanı avucunun içinde kıstırarak ezdin ve mahvettin. İşte Türk bu ilahi zaferinle vücut buldu ve senin sayende yaşıyor. Bizi kurtaran sensin ve bugünkü Türk'ü tam olarak sen yarattın. En hakiki ve en sade manasıyla bir mucize şaheseri olan bu halâs* ve zaferi ileriki nesillerin hafızasına nakş ve tespit arzusuyla hazırladığım bu romanın ilk sahifesine perestişkarın ve minnettarın bir yazar sıfatıyla takdis makamında senin yüce ismini yazmaklığıma müsaade et, sevgili Gazi!…” *halâs = kurtuluş
Ön Söz sayfasıKitabı okudu
Kitapta geçen Osmanlı Türkçesinde bir terim…
"Gam ü şadi-i felek¹ böyle gelir, böyle gider!…” ¹ Gam ü şadi-i felek= Feleğin kederi ve sevinci. Dünyada hüner, eziyeti zevk haline getirebilmektir.
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk...
“Bir sene evvel Mustafa Kemal İstanbul'dan giderken ne vardı? Sebebi ne kadar geniş ve yüce bir emel olursa olsun hiçbir şey, değil mi? Fakat Erzurum, Sivas, Ankara... Anadolu'nun bu üç büyük şehri üç aşamadır ki geleceğin en önemli bir devletinin esaslarını kurmuştur. Erzurum, Sivas, Ankara... Erzurum'da emekleyen çocuk, Sivas'ta okula başladı ve Ankara'da subay çıktı…”
Sayfa 175Kitabı okudu
Canım Aydın’ım…
“16 Mart 1920; İngilizler devamlı İstanbul'a baskı yapıyorlar ve uygun bir barış elde etmek için Yunanlılara karşı Aydın'da savaşan ve Ankara'da hükmünü her yaydıran Kuvayımilliye'nin her durumda ortadan kaldırılması da ısrar ediyorlardı. Halbuki Kuvayımilliye hükmünü her cephede yürütüyordu…”
Sayfa 173Kitabı okudu
Ah İstanbul...
“Ah, ona hiç kimse Türkler gibi layık değildi. Türkler ki kan dökerek orayı zapt etmişler ve orada yüzyıllarca kanlar ve gözyaşları dökerek yaşamışlar ve bütün düşman hücumlarına, ta Ayestefanos'a kadar gelen Ruslara, Çatalca'ya dayanmış Bulgarlara, Çanakkale'ye kadar çıkmış İngilizlere, Fransızlara karşı kıyıla kıyıla orayı savunmuşlardı…”
Güzel İzmir’im...
“Ve bu güzel şehri biz Yunanlılara mı verecektik? İzmir, yani bütün Anadolu'nun tek geçidi, bağlarımızın, bahçelerimizin, tarlalarımızın, bütün ürünlerimizin bir tek çıkış kapısı, o kadar güzel, o kadar şık ve o kadar zengin şehir... Yaşaması ve seyri o kadar ruh açıcı ve bütün İç Anadolu'yu ihracatıyla besleyen, gıda sağlayan, zenginleştiren belde...”