Sahiden, beklemeyi de öğrendim, hem de yürekten, ama sadece kendimi beklemeyi. Ve her şeyden önce ayağa kalkmayı ve yürümeyi ve koşmayı ve sıçramayı ve tırmanmayı ve dans etmeyi öğrendim.
İşte budur benim öğretim: bir gün uçmayı öğrenmek isteyenin önce ayağa kalkmayı ve yürümeyi ve koşmayı ve tırmanmayı ve dans etmeyi öğrenmesi gerekir: - uçmak uçarak öğrenilmez birdenbire!
Sana dönerken gözyaşı dökmemek mümkün değil!
Hadi tehdit et beni parmağınla annelerin tehdit edişi gibi, hadi gülümse bana annelerin gülümseyişi gibi, hadi de ki: "Kimdi o, bir zamanlar bir fırtına gibi esip uzaklaşan benden? -
Mizah duygusu geliştirme ve olayları mizahi bir ışık altında görme çabası, yaşama sanatında ustalaşırken öğrenilen bir hiledir. Ama her an her yerde acı bulunmasına karşın, bir toplama kampında bile yaşama sanatını uygulamak olasıdır. Bir benzetme yapacak olursak, bir insanın acı çekmesi, boş bir odadaki gazın davranışına benzer. Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman, oda ne kadar büyük olursa olsun, gaz odanın tamamına yayılır. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır. Dolayısıyla insanın çektiği acının "büyüklüğü” kesinlikle görecelidir
Fyodor Dostoyevski Bir Yufka Yürekli,uzun zamandır okumadığım yazarın ölüm yıl dönümünde okuduğum bir Dostoyevski kitabı...Mutluluk,belki hayatımız boyunca bizi meşgul edecek bir meseledir.Mutluluk üzerine yazılmış denilebilecek bu iki hikayeyi barındıran kitap,
Bir Yufka Yürekli okuyanların kendine ders çıkarabileceği nitelikte olduğundan öneririm.Kitaba adını veren