Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Hiçbir acı duymaması ne tuhaftı! Kendini korumak için böyle hissiz kalabilmenin yolunu nasıl bulduğuna şaşıyordu.
Gerçek benliğimiz...
İnsan kendi olmaktan çıkabilir mi, bambaşka bir kişiye dönüşüp başka bir hayat yaşayabilir mi?
Sayfa 61 - Doğan kitapKitabı okuyor
Reklam
Öpücüklerinin rayihasına ve okşayışlarının hatırasına sızarak kendilerini sarmalamış olan hazza bıraktılar kendilerini ve bu kez gözlerini kapatarak birbirlerine sarıldılar; acımasız gözlerinin ifşa ettiği ızdırabı görmek istemiyorlardı; özellikle Baldassare sımsıkı yummuştu gözlerini, tıpkı pişmanlık çeken ve kurbanını zihninde canlandırıp öfkesini bilemek, hıncını almak yerine yüzüne bakar ve bir an çektiği acıyı anlarsa kolunun son anda titreyeceğinden korkan bir cellat gibi...
Sayfa 24 - Marcel ProustKitabı okudu
Bir deniz kıyısı mesela, ıssız bir yer, açıklarda bir deniz feneri... Yıllardır hiç hayal kurmamıştım. Tüm ağırlıklarım yere çökmüşken, içimdeki karanlığı yanıltmak istediysem de buna gücüm kalmamıştı. Bu manzara şimdilik böyle en iyisiydi...
Sayfa 169 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
Karı durmadan konuşuyor, adamsa sürekli başıyla onu tasdik ediyordu. Bu karıyı olabilecek en kısa sürede yatağa atmak için en anlamsız laflarını bile onaylayabilirdi, bundan öyle emindim ki... O geri zekâlı karınınsa tek isteği bu kokmuş herifin ona hep böyle zevksiz güller alıp ellerini öpmesiydi...
Sayfa 165 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
“Erkek eleman istemiyoruz” diye beni almadıkları o iç giyim mağazasına gidip tüm donları kafama geçirmeyi, porno filmlerdeki gibi garip garip sesler çıkarmayı, o kadınlara dönüp, “O kadar satıyorsunuz ama sizinki ne boka benziyor, bir görelim!” diyerek kıyafetlerini parçalamayı, o yaşlı karının beline azgın bir köpek gibi yapışıp ileri geri ********* düşündüm sonra...
Sayfa 158 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
Reklam
Komiliğe talip olduğum lokantada çalışan o on üç-on dört yaşındaki garson çocuğun aşağılayan bakışını hatırladım. Gidip o kara suratının tam ortasına bir yumruk geçirmek geldi içimden. Önümde tecavüze uğrasa bile kılımı kıpırdatmayacak kadar nefret etmiştim ondan. Kendini güçlü hissetmişti karşımda. Sikindirik konumuyla övünmüştü! İşe yaramazdım gözünde. İki tabak taşıyıp sipariş almak, sayemde dünyanın en önemli işi haline gelmişti! Ait olmanın ve işe yaramanın mutlu güvenini tattırmıştım ona. Köyüne milyonlarca lirayla dönme hayalini tazelemiş, inancını ve umudunu artırmıştım...
Sayfa 157 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
Sessizliğe saklanan cevaplar da en az “neyse”ler kadar sinir bozucuydu...
Sayfa 156 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
“Neyse”lerden nefret ediyordum. Sizi ve sözlerinizi yemeğin ardından masada kalan ekmek kırıntıları gibi sıyırıp çöpe atmak istiyorlardı...
Sayfa 155 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
Ölümümün nasıl gerçekleşeceğinin hiçbir önemi yoktu. Ama bir sırrın farkına varmıştım. Her intiharın ardında bilinçsiz de olsa bir ölümsüzlük iddiası vardı...
Sayfa 152 - Ece ErdoğuşKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.