Kendisi de emekli bir deniz subayı olan yazarın kitabı, Türk denizciliğini sivil ve askeri yanlarıyla kapsayacı bir niteliğe sahip. Kitap, denizciliğimizin dünden bugüne hikayesi ve yeterince gelişememiş olması üzerine sayısal veriler ve somut olaylar ile desteklenmiş, denizci milletlerin gelişim süreçleriyle karşılaştırmalı tezler/çözüm önerileri
Güveler ve zarkanatlılar da kelebeklere eşlik ediyordu; sonra olağanüstü bir Calosoma gemiye kondu. Bu böceğin daha önce de açık denizde yakalanmış olması oldukça kayda değer bir durumdur;
Güzel ve sakin bir gün olmuştu, bir önceki gün de aynıydı; rüzgâr hafif ve değişkendi. Böcekleri rüzgârın topraktan denize savurmuş olduğunu varsayamayacağımızdan, onların isteyerek kanatlandıkları sonucuna varmalıydık
5000 kişinin görev yaptığı Amerikan "Nimitz" sınıfı bir uçak gemisinin günlük işletim maliyeti 2 milyon dolardır. Türk Donanması'nda görev yapan "G" sınıfı bir fırkateyn, iktisadi süratle seyrederken saatte 2000 litre motorin harcar.
''İyilerin ödülü ahiret hayatının güzelliklerini yaşamaya uygun olmalıdır. Günahkarların cezası ise onların ölüp ortadan kalkmalarıdır. Çünkü onlar ahiret hayatının güzelliklerine layık değillerdir. Günahkarlar kötülüklerinden dolayı öte dünyadan mahrum olurlar ve tıpkı hayvanlar gibi yok olup giderler.''
"Bu yolculukta şunu öğrendim ki," diyor Amiral, "bana bu gerçekleri yol boyunca yüce Tanrı'nın kendisi gösterdi; ayrıca birçok şeyden anlaşılıyor bu: Örneğin bu yazılardan, uzun gezimde göstermek tenezzülünde bulunduğu sayısız mucizelerden ve hatta doğrudan doğruya kendimden; şu nedenle ki, siz yüce efendimizin sarayında uzun bir zaman kalmıştım da, malikânelerindeki birçok kişinin olumsuz tutumlarıyla, tasarılarımı gülünç, anlamsız bulan yaklaşımlarıyla yüz yüze gelmiştim hep. Gene de hafife alınan bu girişimi Tanrı Hristiyanlık için yüce bir onur sayacaktır umudundayım."
İşte Amiral Don Kristof Kolomb'un ilk Hint ülkeleri yolculuğu ve keşifleri konusundaki son sözleri bunlardır.
Deo gracias
Sayfa 169 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kitap, Bernard Moitessier’in 1952-1957 yılları arasında yapmış olduğu yelken seyirlerinin kendi kaleminden yazıya dökülmesinden oluşuyor. Çok fazla denizlicilik terimi içerdiğinden , denizcilik hakkında bilgisi olmayanlar kitabı okurken zorlanabilir. Fakat, yayınevi buna karşı bir önlem almış ve kitabın sonuna bir denizcilik sözlüğü eklemiş. İçeriğe dönecek olursak, yazar kendi yaptığı yelkenlisiyle Vietnam’dan yola çıkıyor ve serüven başlıyor. Yolda ölüm tehlikesi dahil her olumsuzlukla başa çıkıyor,kurulu düzenlerden kaçıp, özgürlüğe yelken açıyor. Yeri geliyor , köpek bisküvisiyle idare ediyor yeri geliyor yelkenlisinin eksiklerini gidermek için 8-9 ay çiftliklerde çalışıyor, tökezliyor, umutsuzluğa kapılıyor ama bunları alaycı bir tavırla defetmesini biliyor. Navigasyonun GPS’in olmadığı bir dünyada güneş batınca uçsuz bucaksız bir ummanda yapayalnız kalmak, hava açıksa yıldızlardan yön bulmaya çalışmak, sekstantla rasat yapıp , gün gün kaç mil gittiğini haritaya işlemek, ve bundan doyasıya zevk almak… İşte gerçek zamanların gerçek adamları…
Don Kişot'un yazarı İspanyol Cervantes, kendisinin de savaştığı İnebahtı Deniz Savaşı'nın sonunda derin bir nefes alıyor ve bu yenilgi ile birlikte Osmanlı Donanması'nın yenilmezlik efsanesinin ortadan kalktığını söylüyordu.
Enosis isimli Yunan yolcu gemisini ele geçirerek gemi içinde gizlenmiş büyük miktarda altının milli mücadeleye kazandırılmasında denizcilerimizin ve deniz harekâtının önemi çok büyük olmuştur.
Atatürk’ün “gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu’da” sözüyle, Kurtuluş Savaşı’nda ikmal teşkilatının başında bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüder’in, 1925 yılında bu başarı için sarf ettiği “Kurtuluş Savaşı’nda bir avuç deniz subayımız olmasaydı, ne İnönü’ler, ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı” yorumu çok dikkat çekicidir.
Bugün hala Venedik şehrinin San Marco Meydanı yakınında bulunan "San Andrea Kalesi"nin tepesinde "Büyük Zafer" yazan bir plaket vardır. "Büyük Zafer" İnebahtı'dır.