Hoşgörü sistemin kendisinin bir kipliğidir. Hoşgörü tıpkı moda terimlerinin bütünsel esnekliği, uyuşurluğu gibidir. Uzun ve kısa etekler birbirlerini çok iyi "hoş görür" (ayrıca karşılıklı ilişkilerinden daha fazla bir şey anlamına da gelmezler).
Gelgelelim, "gençlik yanılgılarıdır, olur böyle şeyler" diyerek hoşgörebileceğimiz yaşı çoktan geçmiş, neredeyse kırkına gelmiş bir adam, hâlâ ırkçıysa, hâlâ faşistse;liberal ekonomiyi sömürüp, dalavereyle muazzam servetler yığıyorsa; her gün yalan söylemeyi hakkı sayıyor ve her gün ağız değiştiriyorsa; hâlâ köktendinci bir yobazsa;kadınlara toplumda yer vermeye yanaşmıyorsa; 1400 yıl önceki yaşam biçimini özlüyorsa; kendi dininden ve soyundan olmayanları kıtır kıtır kesmeye hazırsa; asıl amacı demokrasiden işine geldiği kadarı yararlanıp, sonra demokrasiyi ortadan kaldırmaksa;bizler demokrasi adına böyle bir adama neden hoşgörü gösterelim?
Hoşgörü elbette ki, güzel bir şey. Ama neye hoşgörü gösterileceği, neye gösterilmeyeceği,kesinlikle saptanmalı. Kişisel yaşamımızda, aile çevresinde, hoşgörülü davranmalıyız.