12 Mart döneminden sonra tutuklu bulunduğu Ankara Mamak cezaevinde yazılmış öyküler. Bir mahkumun dilinden cezaevi ve ülke gerçeklerinin acı sosu ile servis edilmesi, tümü.
Eserdeki 6 öyküden; Amerikan ünlü 6.filosunun İzmir limanı'na uğramasına (tüm limanlarda yaptıkları gibi genelev ziyareti ve saçılan dolarlar) karşı çıkan bir yurtsever karakterin Amerikan sineması vitrinini taş atarak indirme çabalarını anlatan Taş, mahkumların özgür dostlarına yer verilen Güvercin ve Sığırcıklar ile kitaba adını veren (okuttukları tek oğullarının dağa çıkması, yakalanması ve mahkumiyetini ana- babasının gözünden anlatan) Kanayan, oldukça dikkat çekenler. Araya alınır gibi duran ve ünlü devrimci Che ile yazar-anlatıcının hayali yazım serüvenini içeren Ernesto ise, hayır!
Ülkemizde daha çok özgürlük istemi uğruna örgütlenmiş her ideolojiden yurttaşların darbe dönemlerinde yaşadıkları işkence ve acıları içeren mahkumiyet eserlerinden biridir KANAYAN, sol cenahtan. Yazarın olayların odağı olup yaşanmışlıkları, eseri daha rasyonel ve çekici kılıyor doğrusu. Edebi beklentiden uzak ve dönemi anlama uğruna okunacak, nadir eserlerden. Can yayınları kurucusu değerli Öz'ün bol ödüllü dönem öykü ve romanları es geçilmemeli...
İstediğim her şeyi düşünebilirdim, özgürdüm.
Şimdi ise mahkûmum. Vücudum bir zindanda zincirli, ruhum ise bir düşünceye hapsolmuş, korkunç, kanlı ve acımasız bir düşünceye!
Vurulmuş ama ölmemiş
Kaybetmiş ama hala ayakta
Agır yaralı ama yine ayakta
Ölüme hala meydan okuyor gözleriyle
Esir kalmayacak dört duvara
Annesinin göz yaşları için
“Hapiste insanın zaman kavramını kaybettiğini okumuştum. Ama bunun benim için pek de anlamı yoktu. Günlerin nasıl hem uzun hem bu kadar kısa olabildiğini anlamamıştım. Yaşaması uzun da elbette, fakat o kadar genişlemişlerdi ki sonunda iç içe geçiyorlardı. Adlarını yitiriyorlardı. Benim için içi boşalmadan anlamını koruyan yalnız dün ve yarın sözcükleriydi.”