Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Othello
"Babası severdi beni, çağırırdı sık sık evine; Anlatmamı isterdi durmadan hayatımın hikayesini. Baştan başa anlatırdım bütün hayatımı ben de Bu arada dinleyeni etkileyen tehlikeleri, Nefes kesici kazaları, karada, denizde...! (...) 'Keşke dinlememiş olsaydım,' dedi, ama yine de Tanrı beni de böyle bir erkek yaratsaydı,' diye hayıflandı. Sonra da şöyle deyip teşekkür etti bana: 'Beni seven bir dostunuz varsa, Ona hikayenizi anlatmayı öğretin, yeter.' Gönlünü kaptırabilirmiş böyle birine. Ben de bunu fırsat bilip teklifte bulundum ona. O, beni başımdan geçmiș tehlikeler için sevdi, Ben de onu, anlattıklarıma acıdı yine.
Sayfa 217 - PEGASUSKitabı okudu
Reklam
Siyah Birahane'ye dönünce bir rom ısmarladım, sonra bir bira, sonra bir rom daha. Ancak tam anlamıyla ezilip mahvolduk mu en iyi yanımızı, yaradılışımızı çıkartırız ortaya.
Sayfa 92 - Tavanarası Yayıncılık, 2004 İstanbul [ISBN: 975-8616-31-5]Kitabı okudu
kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım,
Sayfa 15 - Tavanarası Yayıncılık, 2004 İstanbul [ISBN: 975-8616-31-5]Kitabı okudu
...itiraf etmeliyim ki ben bir kitaba gömülünce, büsbütün başka yerde olurum, metnin içinde... şaşakalır, hayallere dalar, daha güzel bir dünyaya, gerçeğin tam içine girerim. Her gün, günde on kez kendimden bu kadar uzaklara gidebilmiş oluşuma hayret ederim. Böylece yabancılaşmış, kendimden uzaklaşmış, derin düşüncelere dalmış olarak, sessizce evime dönerim; sokakta yürürken, o gün bulduğum ve çantama koyduğum kitapların akıntısında yitmiş olurum, tramvaylardan, otomobillerden, yayalardan kaçınırım, farkında olmadan yeşilde geçerim, yolda yürüyenlere ya da sokak lambalarına çarpmadan, bira ve kir kokarak ilerlerim, ama gülümserim, çünkü çantamda, hakkımda henüz bilmediğim şeyleri hemen o akşam açıklayacaklarını beklediğim kitaplar vardır.
Sayfa 14 - Tavanarası Yayıncılık, 2004 İstanbul [ISBN: 975-8616-31-5]Kitabı okudu
...eğlenmek, zaman öldürmek ya da daha kolay uykuya dalmak için okumam ben; on beş kuşaktır okuma yazma bilen bir ülkede yaşayan ben, okumak sonsuz bir uykuya dalmamı engellesin, korkudan tir tir titretsin beni diye okuyorum, çünkü Hegel gibi, yüce gönüllü birinin ille de asilzade olması ya da bir suçlunun ille de câni olması gerekmediğini düşünüyorum.
Sayfa 11 - Tavanarası Yayıncılık, 2004 İstanbul [ISBN: 975-8616-31-5]Kitabı okudu
Reklam
Sonra bakarım ona şöyle bir. Ve düşünürüm: Tüyler ürpertici bir çalgı! Buyurun, bakın! Bakın şuna iyice. Görünüşü şişko bir kocakarı. Kalçalar çok alçak, bel hepten bir felaket, fazla yüksek kalıyor, ince de değil; sonra şu daracık, düşük, raşitik omuzlar -deli olmak işten değil. Bunun sebebi, kontrabasın melez olması, gelişim tarihi açısından. Aşağısı büyük bir keman gibi, yukarısı büyük bir gamba gibi. Kontrbas şimdiye kadar icat edilmiş çalgıların en iğrenç, en hantal, en kaba saba olanı. Çalgı değil, gulyabani. Bazen içimden atıp parçalamak gelir. Testereyle doğramak. Baltayla kıymak, kıymak, talaşını çıkarıp, un ufak edip odun gazıyla işleyen bir arabada yakıp geçmek.- Yo, onu sevdiğimi gerçekten söyleyemem.
Sayfa 29 - Can Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
Tipik bir kontrbasçı kaderi olarak kendiminkini örnek gösterebilirim: baskın bir baba, memur, sanatla filan ilgisi yok; zayıf bir anne, flüt çalar, aklı fikri sanatta; ben çocuk olarak annemi taparcasına seviyorum; annem babamı seviyor; babam küçük kız kardeşimi seviyor; beni seven yok - yani şimdi öznel açıdan bakınca. Babama olan nefretimden memur değil, sanatçı olmaya karar veriyorum; ama annemden öç olmak için de en büyük, en kullanışsız, soloya en elverişsiz çalgıyı seçiyorum; üstelik hem onu ölesiye incitmek hem de babama mezarı başında bir tekme atmış olabilmek için tutup gene de memur oluyorum: Devlet Orkestrası'nda kontrbasçı, üçüncü sıra.
Sayfa 24 - Can Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
Kimseden karşılık beklemiyorum. Ben monologdan yanayım. Sevgisiz acımaya karşıyım.
İşte o yüzden, sadece sürmeye devam ediyorum.
"...Ben her zaman sıra dışı bir kızdım. Annem bana bir bukalemunun ruhuna sahip olduğumu söylerdi. Kuzeyi gösteren bir ahlaki pusulası yok. Sabit bir kişiliği yok. Sadece dalgalanan bir okyanus gibi geniş ve çalkantılı, içsel bir kararsızlık. Olayların bu şekilde gelişmesini planlamadım dersem, yalan söylemiş olurum - çünkü ben o diğer kadın olmak için doğmuştum. Kimseye ait olmayan, herkese ait olan. Hiçbir şeyi olmayan, her şeyi isteyen kadın. Her deneyime karşılık bir ateşi ve beni ondan bahsedemeyecek kadar korkutan bir özgürlük takıntısı olan..." - Lana Del Rey (Ride Monologue)
Lana Del Rey
Lana Del Rey
[ şahsi çevirim ]
Reklam
Coğrafya Kaderdir.
Dünyaya gelirken yanımızda getirdiğimiz bir zekâ (IQ) paketi var, ama onun optimum kullanımını,içinde bulunduğumuz koşullar belirliyor. O paketin içeriği sanki sabit de aile, eğitim, her tür çevre koşulu, o potansiyeli sonuna kadar kullanıp kullanmayacağımızı saptıyor.
Çocuk Esirgeme Kurumu’nda bir çocuğa test uygularken ona sormak zorunda olduğum bazı sorulara yanıt alamamak ve dolayısıyla o çocuğun test sonucunun düşük çıkmasıydı! Örneğin;çocuğa, “Bot dediğim zaman aklına gelen şu kadar sayıda sözcüğü sırala,” dediğimde hayatında bot görmemiş çocuktan, doğal olarak ayakkabı, terlik vs. bir yanıt alamamak ve o çocuğa sıfır puan vermek bana dünyanın en büyük haksızlığı gibi gelmişti.
Yalana başvurduğun zaman, kime ne söylediğini hatırlamak zorundasın, yoksa başın ciddi şekilde derde girebilir... Hatta GİRER! Sözlerin pek de doğruyu yansıtmadığı zamanlarda, bazen idare ederler. Örneğin, ayıp olmasın diye yermiş gibi yaparlar, ama yemezleeeeeerrrrr... “Sen giderken biz dönüyorduk,” derleeeerrrrr...Bazen yutturabilirsin, ama nereye kadar? “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar,” ya da “Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde yakalanır,” gibi özdeyişler boşuna çıkmamıştır. Muhakkak bir nedeni vardır bunların.
Hani dedim ya az önce; çooook karışık duygular içindeyim, diye. Kavruk egomun bana yaptırmaya çalıştıklarını, ruhuma, özüme yakıştıramıyorum.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.